İnsanın ölçütü önce adalet sonra vicdandır.

Adalete, haksızlığa ve cehalete karşı savaş kazanılmadıkça toplumsal sorunlar giderilmez.

İnsanlar her gün geçim sıkıntısı, şiddet, cehalet ve haksızlık arasında sıkışık kalmış durumda.

Bir kız çocuğu öldürülüyor ve bu cinayet bir türlü (!) aydınlatılamıyor. Uzadıkça uzuyor ve sanki bilinçli olarak uzatılıyor.

Toplum da bu ve buna benzer olaylar nedeniyle adalete inanmadığından böyle nasıl yaşanır diye düşünüp duruyor.

Böylesi karışık ve karmaşık düzenin düzeltilebilmesi için yurtseverlerin ve toplum bilinci olan insanların çaba göstermesi şart.

Toplumdaki çözülmeyi ve bozulmayı engelleyebilmek için beyinlerin iyiye, namuslu olmaya, doğruya ve gerçek adalete yönlendirilmesi gerekiyor.

Emperyalistlerin 'BOP' projesinin uygulandığı bir durumda bunların yapılması kolay olmuyor.

Şimdilerde sosyal medya sayesinde kentlerde yaşayanlar da kırsal kesimde olanlar da bozulmanın onlara neler getireceğini bilmez hale geldiler.

Bu duruma nasıl geldik?

Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün çizgisinden, ideallerinden, önerilerinden ve anlayışından uzaklaştık. 

İnançlarımızı ve vicdanımızı yozlaştırdık.

Kolay zenginleşme, eğitimsiz sınıf atlama ve görgüsüzlük seline kapıldık.

Okullardaki eğitimi çağa değil çağdışına döndürmek için elimizden geleni yaptık.

Örneklerimizle topluma sevmeyi değil, hainliği, hırsızlığı öğretir olduk.

Yaptığımız her işe hile, yalan dolan ve sahtekarlık soktuk.

Dünya çok kötü dönüyor. 

Dünya durmadığına göre insanların iyiliğe ve doğruluğa yönelerek bir şeyleri durdurması lazım.

Son zamanlarda akla ziyan, kalbe hasar günler yaşıyoruz.

İnsan sözcüğünün bu kadar değişmiş çağrışımının olduğunu şimdiye kadar yaşamamıştık.