1940'lı yılların başında ülke nüfusunun yaklaşık %80'i köylerde yaşıyor. Okuma yazma erkeklerde %24, kadınlarda ise %8-9 civarında.
Kırsal kesimin yarısında henüz okul yok.
1936 yılında askerliğini okur yazar olarak yapan yetenekli gençler seçilip altı aylık bir kurstan sonra bu otuz bine yakın okulsuz köye 'Eğitmen' olarak gönderildi ve bir yıl sonra da 1937de 'Köy Öğretmenleri Kanunu' çıkarıldı.
Köy öğretmen okulları 1939 yılında açıldı.
İkinci Dünya Savaşı'nın zor ve ağır koşulları içinde devlet başkanı İsmet İnönü'nün desteğiyle 17 Nisan 1940 tarihinde 'Köy Enstitüleri' kuruldu.
Köy enstitülerinin okulu, tarlası, her tür atölyesi, sinema ve tiyatro salonları vardı.
Öğrenciler ekiyor, biçiyor, kendi ürünlerini üretiyor, dünya klasikleri kitapları okuyor, müzik aleti çalıyor ve tiyatro eserlerini sahneye koyuyordu.
Amaç Mustafa Kemal Atatürk'ün hedefi olan eğitilmemiş, değer verilmemiş köylüyü çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaktı.
1940-1954 yılları arasında 14 yıl 21 köy enstitüsü eğitim vererek yirmi beş bin öğretmen yetiştirmişti.
Bundan sonraki amaç köylünün bulunduğu yerde toprağını ekip biçerek üretmesi ve huzur içinde yaşamasıydı.
Bu üretimi yapabilmesi için o zamana kadar toprağı bulunmayan köylünün kendi toprağına kavuşması gerekmekteydi.
Atatürk'ün gerçekleştiremediği toprak kanunu projesini İnönü gündeme getirdiğinde mecliste kıyametler kopmuştu!..
Asırlardır köylünün kemiğini, iliğini, emeğini, gücünü sömüren 'Toprak Ağaları' ve 'Din Tacirleri' isyan ettiler...
En büyük toprak ağalarından biri de Adnan Menderes idi...
Nihayet ikinci dünya savaşı bitip iktidarı bir başka partinin alması ülkenin aydınlanma ışığını söndürmüş ve bu dönemi de bitirmiş oldu.
Ülke 1950'de başlatılan geriye dönüş döneminden bugüne kadar çok şey kaybetti.
Aydınlanma devam etseydi Türkiye karanlık dönemlere girmez Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya gibi olurdu.
Sonuçta; aydınlanmış, topraklanmış köylü cehalet körlüğünde olmadığından seçimlerde oyunu böyle kullanmaz, cehalet çukurundan çıkan toplumda hırsızlık, hukuksuzluk, haksızlık ve din ticareti yapılmazdı.
Ülkeyi eğitimli, toplumu yücelten yöneticiler yönetirdi.
Amerika ikinci dünya savaşından bu yana az gelişmiş ülkelerde demagoji yaparak halkı adeta serseme çeviren bir düzeni sağlıyor ve yerleştiriyor.
Çok enteresan!
Bu planını genellikle İslam Ülkelerinde uyguluyor.
Onların Afganistan'a dönüşmesini, karanlıklara gömülmesini istiyor.