İnsan yaşadığı sürece 

Genellikle bir sevinç rüzgarını bastıran 

Kedere yenik düşebiliyor.

Yaşamda yapılabilen yanlışlar da var.

Bunlardan biri önündeki sürecin 

Değişmez olduğunu sanmak ve 

Trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar

Gideceğini düşünmek.

Oysa kaderin hayal gücü bizden çok farklı.

Önceden bilinmeyen bir güç

Çıkış yolunun kalmadığını sandığınız

Umutsuzluğun zirve yaptığı bir durumda

Rüzgâr hızıyla her şeyi değiştirebiliyor. 

Böylesi karışık ve karmaşık bir ortamda

Her insanın mutlaka bir ruh arkadaşı vardır.

Ruh arkadaşlığı geçen zaman içinde

Doğal bir arkadaşlığa dönüşür.

Konuşulacak konular tükenmediği gibi

Zamanın dostluğunuzu tüketmesine de

İzin vermezsiniz.

Bazen kelimelerin yeterli olmadığı yerde

Bakışlar yeterli olur.

İşte dostluğu arkadaşlıktan ayıran

İnce çizgi belki de bu.

Bu konuyla ilgili yazı okumuştum.

''İsviçre'nin ünlü bir yazarı her akşam üstü

Saat 15.30-16.30 arasında 

Zürih Kahvelerinden birinde

Çok eski bir dostuyla buluşur

Birer bardak bira içer tek kelime

Konuşmadan yan yana otururlarmış.

Bu bir saate yakın sürenin sonunda

Kalkarak ellerini sıkarlar ve geçirdikleri

Bu mutlu ve huzurlu zaman için

Birbirlerine teşekkür edip

Tekrar buluşmak üzere ayrılırlarmış.''

Ben bunun ruh arkadaşlığı yanı sıra

Eskimeyen ve tükenmeyen 

Bir dostluğa dayalı anlamını 

Şimdi çok daha iyi anlıyorum.

Fedakarlıklar dostluğun en vazgeçilmez kuralıdır.

Arkadaşlarınızla farklı duygularınızı ve

Yanlarınızı paylaşırken

Dostlarınızla ruhunuzu birleştirirsiniz.

Paylaşmak, değer vermek ve huzur yanı sıra

Belki de en önemlisi saygı duymak.

İşte dostluğun sırları arasında bunlar da var.

Yaptığımız, yapacağımız işe nasıl imzamızı

Atmamız gerekiyorsa

Tükenmeyen dostları seçmede de

Özenli ve dikkatli olmalıyız.

Bu günkü toplumumuzda bu tanımlanan

Dostluklar kaldı mı acaba?

Güzel olan her şey tüketilip, yok edilirken 

Dostluklar kalır mı?