İstanbul'da Arnavutköy Sazlıdere Barajında iki Filistinli yanlarında getirdikleri silahlarla avlanması yasak olan göç yolundaki leylekleri vurdu.
Yakalandıklarında bu güzelim kuşları yemek için (!) vurduklarını söylemişler.
Şu Arapların yapılarında ve yaşamlarında önemli ve derin problemler var.
Bir Filistinlimiz noksandı ülkemizde.
Sınırlar yol geçen hanı durumunda olduğu için,
Onlar da yürüyerek güle oynaya girmişler demek ki Türkiye'ye.
Leylek katilleri bana birkaç yıl önce Londra'da yaşanan kuğu katili örneğini anımsattı.
Gazetelerde şöyle bir haber vardı o zaman.
''İngiltere'de 12. Yüzyıldan beri kraliçenin mülkiyetinde sayılan ve avlanmaları yasak olan kuğuyu göl kenarında bir hırsız yakalamış ve etini evinde pişirerek yemiş.''
Bunu yapan bir İngiliz olamazdı.
Acaba bizden biri olabilir mi derken bir de ne göreyim?
Olayı gerçekleştiren Türk çıkmasın mı?
İşte bir kuğuyu asırlardır özenle korumaya alan ülkenin uygarlık anlayışı,
Diğer yandan bizden olan kuğu katilindeki uygarlık anlayışı.
Beyin denilen insanı insan yapan önemli organını kullanamayana ne denebilir?
Kuğu katiline 215 sterlin para cezası kesilmişti.
Çok hafif bir ceza.
Ders olması ve örnek teşkil etmesi için bir süre göz altında tutulup,
Sonra sınır dışı edilmesi gerekirdi.
Eğitim yoksunu vatandaşımızı bu denli cahil ve geri bırakanlar,
Ülkenin aydınlanma ışığı olan 'Köy Enstitülerini' emperyalistlerin isteğini yerine getirmek adına Ortadan kaldıran 1950 siyasetçileriydi.
Her şey apaçık değil mi?
Söylenecek ne çok şey var.
Filistinli leylek katillerine gelince;
Gazete haberleri doğruysa (?) sınır dışı edileceklermiş...