Genç bir çift, Erzurum’a kayak yapmak için gitmek üzere, uçak biletlerini almışlar. Sıra otel rezervasyonuna gelince, ısrarla evlilik cüzdanı sorulmuş. Başta ülkenin kaliteli ve isim yapmış otellerinden biri olmak üzere, ilde hiçbir otel bu genç misafirleri kabul etmemiş.

Erzurum’un turiste, turizm gelirine ihtiyacı yok anlaşılan. Namusu kurtulmuş ya , o yeter!

Genç kadın, bu utanılası durumu,  çok sayıda üyesi olan bir kadın platformuna yazarak, hiç olmazsa üzüntüsünü ve isyanını paylaşmak istemiş. Ben de bu konuyu  köşeme taşıyarak,  binlerce kez ayıplayarak ve tüm  örümcek kafalara isyan ederek sorumluluğumu yerine getiriyorum:

 "Biletlerimizi ve seyahati iptal ettik. Böyle baskıcı zihniyetlere para kazandırmamak adına zaruri bir durum olmadıkça gitmeyi düşündüğüm bir yer değil.

Birkaç ay sonra Kazakistan’a kayak tatiline gitmeye karar verdik. Bütçe olarak biraz daha fazla harcayıp sağlıklı ve güzel bir tatil geçirebilmek için başka bir ülkeye gitmek durumundayız belli ki.

İkimiz de profesyonel bir şekilde snowboard yapıyoruz ve Türkiye’deki en iyi pistler, maalesef Erzurum’da ve bizler gibi gençler yobaz zihinler yüzünden kendi vatanının güzelliklerinden faydalanamıyor.

Yasal olarak kimlik sorulabilir elbette ama evlilik cüzdanı işletmenin tercihine bırakılıyor.

Fuhuşu önlemek üzere verilen bir kararmış, yasal genelevlerin olduğu ülkemizde üstelik.

Biseksüel olsam ve hayatımdaki insan bir kadın olsa, böyle bir sorun yaşamazdık. Gerçekten o kadar trajikomik ki, gülemiyorum bile.

Söyleyecek daha fazla şey var ama ne değiştirecek ki?

Bu arada ayrı odalar tutma fikri mantıklı olsa bile, özgür bir hayat için mücadele verirken ideolojik olarak yanlış bir şey yaptığımı kabul etmek anlamına geliyor benim için. Ki zaten işletmeler ayrı odalarda kalmamızdan da hoşnut değillermiş. Zira söylediklerine göre   gece 3’te mesela, erkek arkadaşımın odasını ziyaret edebilirmişim ve bizi kontrol edemezlermiş:)

Modern olmaktan bu kadar uzak bir ülkede yaşadığımızı ve 2002’den beri aynı sistem üzerinde nefes almak zorunda olduğumuzu bir kez daha hatırlamaktan, yazarken dahi utanıyorum.’’….
Bizim her her yerde, her zaman şüpheyle bakan gözlerimiz,  ne zaman birbirimizin özeli dışına bakmayı ve   sadece insan olarak görmeyi öğrenecek?
Ne zaman birbirimizin namus bekçisi olmaktan vaz geçeceğiz?

Ne zaman kurallarımız insanın huzuru, keyfi, iyiliği ve mutluluğu için hoşgörülü ve hayatı kolaylaştırıcı olacak?

...Ne zaman?