Başka ülkeleri bilmem ama, 8 MART Kadınlar Günü veya ‘Emekçi’ Kadınlar Günü, bizim ülkemizde pek kutlu olmaz.
Bizde tüm kadınlar ölene kadar emekçidir. Dağda, bayırda, tarlada, evde, ofiste…
Emekliliği olmayan emekçilerden.
İlaveten… Kadın bizde yarı esirdir. Her hareketi, denetime ve kurala bağlıdır:
Dışarı çıkarken ne giyeceği,
neresini ne kadar kapatacağı,
nereye gideceği, ne kadar kalacağı,
ne işte çalışacağı,
nasıl oturacağı, kalkacağı,
neye gülüp neye gülmeyeceği,
kaç çocuk yapacağı,
nasıl ve ne zaman kürtaj olabileceği,
hangi okula gidebileceği
hangi tonda ruj kullanabileceği / kırmızı kötü kadın rengidir/ ,
mis gibi kokarsa, karşıdaki erkeğin, şehvetine sebep olup olmayacağı,
düğünlerde oynayıp oynayamayacağı,
kızlı erkekli halay çekip çekemeyeceği,
hamileyken dışarıda dolaşabileceği,
denize ne şartlarda girebileceği,
dondurmayı nasıl yiyebileceği, şayet yalayarak yerse, tahrik ve tahribata sebep olacağı
…gibi, pek çok önemli! mesele, devletimin çeşitli dini kurumları, cami imamları, okuma yazma bilmeyen, hacılar hocalar tarafından, ülkem kadınına ve kocasına yıllardır dikte edilmektedir.
Erkekler, zayıflıklarını ortaya koyan ve kendilerini küçük düşüren bunca ayıptan utanıp, toplumda, kadınlarla birlikte çağdaş bir şekilde yaşanacağı bir düzeye ulaşana kadar, 8 Mart’ın bizde pek anlamı olmayacaktır.
Bu kez de, bir kez daha; ülkemdeki kadın emekçilerin tüm emekleri;
kadına şiddet uygulayanlara ve gözünü kırpmadan, sokak ortasında patır patır kadın öldürenlere, sonra da, elini kolunu sallayarak gezenlere; yanısıra, bu suçlara kayıtsız kalan, gerekli cezayı vermeyen, kişi ve kurumlara helal olmasın.