Kadına şiddetin bir türü de laf atmak. 

Cumhuriyet Gazetesinin ''1 Eylül 1929'' tarihli kupüründe dönemin adalet bakanının emir niteliğinde bir yazısı var.

Bakan, laf atanların hapse atılmasını ve tutuklanmasını istiyor.  

O zamanın devlet iradesi 'Laf Atmayı Bile' kadınları korumak için suç olarak görmüş.

Bu haberle ilgili yaşanmış bir anımı anlatmak istiyorum.

Peçeden, çarşaftan çıkarak modern Türk kadını kıyafetindeki cumhuriyetimizin ilk öğretmenlerinden biri olan annem bayan arkadaşıyla bir Anadolu kentinde sokakta giderken arkalarına simsiyah çarşafı içinde tek gözü görünen bir kadın takılmış ve onlara hakaret etmeye başlamış.

Annem ve arkadaşı en yakın karakola giderek kadını şikâyet etmişler.

Polisler derhal harekete geçip onu yakalayarak tutuklamış. 

Laf atmayı taciz kabul edip cezalandıran ülkenin 1920'li yılları ve neredeyse katledilmeyi göremezden gelen 2020'li yıllar.  

Bu hale biz nasıl geldik?..

Bir araştırma şirketinin ''Türkiye'de kadınların güvende olduklarını düşünüyor musunuz'' sorusuna vatandaşların %76.8'i hayır demiş. Güvende diyenlerin ise hangi kesimde yer aldığını söylemeye, yazmaya gerek yok.

Ülkemizde bir zamanlar mahalleler saf ve temizdi. Cahil, katı dinci ve yobaz insanların olduğu yerleşimler arttıkça saflık yerini karakter değişikliğine ve ahlaki bozulmaya bıraktı.

Bu tür mahalleler bir şekilde hakkedilmeyen zenginliğe kavuşturuldu ve sonucunda görgüsüzleşme, yozlaşma ve çürüme başladı.

Böylesi ortamda yetişenler zamanla toplum için bir sorun haline geldi.

Para olmaması, makam bulunmaması gereken kişilerin eline geçti

Çeteleşmeler çocuklara kadar indi. Bazı ergen çeteler kolay para kazanmanın derdine düştü.

Şimdilerde ekonomik krizle boğuşan insanlar görgüsüzlük, güvensizlik ve her türlü şiddet olaylarıyla da boğuşmak zorunda bırakıldı.

Hastanelerde çeteleşme sonucu akıl almaz olayların olduğu görüldü.

Günümüzde hastasının operasyonunun bir gün gecikebileceğini söyleyen hekime hasta yakını onu dinlemeden, şartları bilmeden başına sandalye fırlatabildi.

1989'da soydaşları istemeyen bir siyasetçinin Arap hayranlığı nedeniyle Suriyelilere, Afganlılara kucak açması toplumda vicdanları yaraladı ve 'Kafa Karışıklığı' yarattı.

Yaşanan olayların en önemli nedenlerinden bir de ahlakın ortadan kalkması ve yerine yoz bir yapının ve kültürün planlı olarak yerleştirilmiş olmasıdır.

Biz bu hale nasıl geldik acaba?..