Bütün ilimlerde gaye, insanın şüpheden kurtulabilmesidir. Bunun da iki yolu vardır: Bir şeyi ya çok iyi bilmek veya o konuda hiçbir fikir sahibi olmamak. Her iki durumda da insanın şüphesi kaybolur. Bu ikisi arasında kalanlar şüpheden kurtulamaz. Bu nedenle de çok zorluk çekerler. Kur’an’ın başında “İşte sana o kitap ki bunda şüphe yoktur” ifadesi vardır. Şüphesiz olan bu kitap, insan kitabıdır. Şüpheyi silmiş olan insan, yaptığı her işten kendisi memnun olduğu için herkes de memnun kalır. Bu memnuniyet sadece mesleki memnuniyet değildir. Kişinin oturup kalması, konuşması gibi tüm huy ve davranışları da bu memnuniyet çerçevesi içine girer. Böylece kişiler nerede konuşup nerede susacaklarını bilirler. İnsanın kendisinden üstün birisi karşısında sukut etmesi ona kişilik kazandırır. Bazı durumlarda konuşan sadece kaybetmekle kalmaz, çok büyük bir mahcubiyete de düşebilir. Onun için, cahillerle sohbet etmek doğru değildir.

Cahille sohbet etmek ‘Lâl ü Mercan incidir’ bu durumu tüm detayı ile anlatmak için söylenmiştir.

 Mevlana’dan bir söz ile noktalayalım:

‘Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene; çünkü cahil ne gelirse söyler diline.’

Işık ve sevgiyle kalın!