Muhteşem Yüzyıl'dan sonra ilk kez bir Türk dizisini çok beğendim.
Kritiklerim kendimce tabii.
Türk yapımlarına hep mesafeli durup, asla izlemez; avaz avaz bağırmayı rol yapmak zanneden oyuncu tayfasını eleştirir, burun kıvırırdım.
Çok yıllardır... Netflix ve Digitürk'te yabancı dizi ve filmlere takılıydım.
Bu dizi, konusu itibarı ile beni içine çekti. Hiç bilmediğim bir dünyanın kapısını açtı.
Ne kadar okursam okuyayım, gerçek ve çok farklı olan bir dünyayı, böylesi gözümün önüne getiremezdim.
Her şey bir yana, oyuncu başarılarını hayret ve hayranlıkla izlediğim bir diziye çakıldım.
Çok yıllardır, Amerikalı oyuncuların performanslarını benzersiz bulan ben;
hangi bir Kızıl Gonca'yı göklere çıkaracağımı şaşırdım kaldım.
Sadi Hüdayi baş favorim.
Ses tonu, mimikleri, gözlerinin parıltısı, bu kadar gerçekçi olabilir mi?
Bu kişiyi günlük giysileri içinde görmeyi kaldıramam sanırım. Hayallerim yıkılır.
Cüneyd ise, bu rolü, mimiksiz olarak yalnızca gözleriyle oynuyor. Bunu başaran çok az sanatçı vardır sanat dünyasında.
Gencecik, çelimsiz bir bedenden bir dev çıkıyor adeta.
Genç olsam, neredeyse aşık olacağım bir cübbeli!
Kendime inanamıyorum!!
Naim'in oyunu beni benden aldı. Bu kadar doğallık, bu kadar, role bürünmek nasıl olabilir? Diksiyon, tavır, tonlama, hepsi bir oyunculuk dersi niteliğinde. Hayranıyım.
Bir de...
Kırk yıl dursam, düşünsem bir Özcan Deniz'in rol yeteneğini alkışlayacağım aklıma gelmezdi!
Özellikle.... Son sahnede Meryem'e gözleri ile " Ne olur, bize kıyma! " diye yalvaran bakışı bence, Türk sinema tarihine geçecek bir kare olmuş.
Meryem, Zeynep, Mira, Hasna, hatta yardımcı rollerde tüm ekip göz dolduruyor. Hayretler içindeyim.
Dünya klasmanında, Kore, Meksika, İispanyol , hatta Amerikan dizilerini sollayan, oyunculuk tekniği ile öne çıkan bu dizinin, tüm senarist, yapımcı ve oyuncularını ayakta alkışlıyorum.
Beni 'tarikatlar' hakkında okumaya ve araştırmaya sevkettikleri için de ayrıca teşekkür ediyorum.
En büyük ve yürekten teşekkür, bir kere daha, milyon kere daha Atatürk'üme.