Son yıllarda insanlarımızın,12 ay vadeye kadar satın aldıkları bir tatil destinasyonundan bahsetmek istiyorum.. BALKANLAR.. Tarihi,sosyal,ekonomik bağlarımızın güçlü olduğu ama bir o kadar da yıllarca unutulan bir coğrafyadır Balkanlar. Anadolu coğrafyasının neresinden çıkılırsa çıkılsın, Selanik'ten başlayıp, sırasıyla Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Hırvatistan; Hersek; Bosna, Sırbistan; Bulgaristan gibi farklı sandığınız 8 Balkan ülkesi...
2017-2020 yılları arasında yerli, yabancı misafirlerle sıkça turlarına çıktığım bu coğrafyayı bir yazı dizisiyle; sıkmadan anlatmaya çalışacağım sizlere.
Öncelikle ,bu turu gerçekleştirecek kişilerin sinirlerine hakim ve sabır katsayılarının üst düzeyde olması salık verilir. Zira sınır kapılarında beklenecek süreler, sınır görevlilerinin ruh haline ve geçiş yoğunluğuna bağlı değişir. İyi bir taşıma şirketiyle çalışan acentanızın konforlu otobüsünde, bakanlıkça lisanslı bir rehber eşliğinde yapılmalıdır bu turlar; bölgeyi bilen, tarihin dışında,mutfak kültürünüde bilmesi gerekir. Nerede durulur, nerede yenilir, nerede oranın yerel içeceklerine ulaşılabilir ve neler alınabilir. Bunları bilen birisiyle..
Genelde öğleden sonra, akşam üstü çıkılır farklı destinasyonlardan.Gece İpsala sınır kapısı geçilir.Hedefte Selanik vardır. Atamızın doğduğu ev ve şehri gezilir. Ama bundan önce Yunan coğrafyasında farklı yerlerde molalar verilir. İpsala'dan sonraki coğrafyanın tamamını eski ve yeni Rumca-Türkçe adlarıyla yolculuk devam eder; Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe. Nea Foça, Nea Kavala, Kavala vs.gibi.1923 Türk-Yunan mübadelesiyle,bölgede yer alan müslüman Türk aileler Anadolu'ya göç ettirilerek, bu bölgede çok azınlıkta olan Yunanlılara daha geniş bir toprak parçası sunulmuştur. Venizelos'un bölgeyi tamamen Yunanlılaştırma çabaları ileriki yıllarda meyvelerini verecektir. Kalan azınlık Türkleri, tarımla ve hayvancılıkla uğraşan aileler olunca onlara dokunulmaz.Zira yeni gelenlerinde adaptasyonu uzun sürecek ve beslenmeye ihtiyaçları bu şekilde çözülecektir. Nea Kavala da yol üstünde bir mola yerinde, kahvaltı için durulur. Genelde şafak yeni sökmüştür.Yarım gün yorucu otobüs yolculuğundan sonra, afiyetle Türk usulü kahvaltı, çorba yenir, çaylar, kahveler içilir..Verilen Kavala kurabiyesi siparişleri bu mola yerlerinden tedarik edilir. Mola yeri sahipleri hikayesi olan Trakyalı Yunanlılardır. Kimisi İzmir'den,kimisi İstanbul'dan;Bursa'dan vs mübadele de gelmiş: Osmanlı Yunanlılarının torunlarıdır. Sıcak, sevecen ve bizleri çok iyi ağırlarlar.Sonrasında Kavala şehrinde kaleye çıkılır, eski Osmanlı'dan kalan dar sokaklarında yürünür, Camiden Kiliseye çevrilen yapıtlar dahil, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın mezarında fotoğraflar çekilerek bu sokaklarda bulunan fırın ve kafeteryalardan KAVALA KURABİYESİ alınarak, limanda mola verilir. Zat-ı muhterem burada 1796 da doğmuş,Osmanlı ya kök söktürmüş bir paşadır .Ama gel görün ki tarihte size Mısır kahramanı bir ecdat olarak tanıtılır. Sonraki durak Selanik'tir, yol uzundur ve Limni gölünün kenarında küçük bir moladan sonra Selanik'e varılır öğlen gibi..Selanik maalesef uğradığı yangınlar sonucunda külolmuş ve betona boğulmuş İzmir'i andırır .Belki de aynı kaderi paylaşmış olmanın verdiği yorgun görünen ama bir o kadar da hareketli şehirdir. Gezimiz,Agiou Dimitrou Caddesi üzerindeki Aya Dimitri kilisesinden başlar ve yürüyerek Atatürk'ün doğduğu eve varılır.1933'te ulu önderimize Selanik belediyesince hediye edilen bu son Osmanlı ahşap binası bu gün müzedir ve konsolosluğumuzda aynı yerleşkededir..Atamızın hayatının anlatıldığı barkod gösterimleri,tablolar ve bazı eşyalar tüylerinizi adeta diken diken eder. Her Türk'ün görmesi ve hissetmesi gereken bir olaydır bence... Sonrasında bir Yunan kahvesi içilip,hediyelik eşyalara bakılarak köşede bulunan yaşlı amcadan dondurma alınarak Yorgo Rotundasına bir göz atılıp,Galerius kemerine kadar tatlı bir yürüyüş yapılır.Bu arada isteyen Aya Yorgis kilisesinin güneyinde bulunanan Roma agorasını da fotoğraflayabilir.Bir sonraki yürüme mesafesi Bizans döneminden günümüze farklı işlevsel hizmetlerde bulunmuş beyaz kule vardır. Araç buraya yakın bir yerde park etmiştir. Aristotales Meydanı ,Selanik'in kordonu gösterildikten sonra öğle yemek isteyenler ve gezmek için boş zaman verilir. Atıştırmalık dönerciler ,küçük pastaneler, öğle servisi veren yerel lokantalarda karnınızı doyurabilirsiniz .Boş zaman sonrası, istikamet Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp olacaktır. Genelde acentalar Yunanistan daki gecelemenin daha pahalı olmasından dolayı Üsküp'ü de gezip konaklamayı orada yaparlar. Bence, konaklama Selanik veya yakınlarında yapılmalı; Selanik tavernaları yemekli bir akşamda gezilmeli, sirtaki eşliğinde halay çekilmelidir. Bu şekilde hizmet sunan acentalar tercihiniz olsun derim..Ama bu işler bütçeyle alakalıdır. Çok keyifli bir gece geçirmek ve şehri biraz daha gezmek elinizde olacaktır.
Bir sonraki hafta Selanik-Üsküp güzergahını ,Makedonya’yı işleyelim doya doya. İyi haftalar
Yücel Taşyürek
Profesyonel Turist Rehberi