Düğün sahipleri, dünyanın her köşesinden gelen biz tüm düğün kafilesini önce, Delhi'de bir otelde topladılar. Herkes başka saatlerde geliyor ama ne gam? Tutmuşlar gariban Hinduları. Ellerinde isim pankartları ile her gelen uçağı bekleyip misafirleri, tek tek alıp götürüyorlar. Gece boyunca ayaktalar.

İşgücü ucuz. Gelirleri bir çoğunun sınırda. Çoğu aç ve işsiz. Her işe muhtaçlar. Kaybetmek ise en büyük korkuları.

Paraları bizden de düşük. Hint rubisi Bizim paramızın 1/4 ü ...

Ben bu gezide, bir masal düğünü yaşasam da, benim en çok yüreğimin acıdığı bu ve benzer manzaralar oldu.

"""""""""""

Kirli, çöplü,  tozlu topraklı, aşırı pis pasaklı yollardan, çok düşkün kasaba ve köylerden geçerek, düğünün yapılacağı ve kalacağımız sarayımıza doğru yollandık.

Çok büyük birkaç kapıdan ve iç içe avlulardan geçerek kırmızı halı döşenmiş muhteşem merdivenlere geldik.

Kırmızı halının iki tarafı çiçeklerle bezenmişti, davul, trampet(?), çalgı çengi ve büyük bir tören ile karşılandık.

Her  basamakta ve alanda ayrı çiçek motifleri, rengarenk giysili Hintli kızlar, tepemizden aşağı çiçek ve yapraklar dökerek ve yerlere kadar eğilerek bizi karşıladı. Boynumuza çiçek kolyeler ve alnımıza kırmızı ünlü nokta konduruldu.

Bu sarayın da uzun uzun tarihini yazmayacağım.

Burası önce kale olarak inşa edilmiş, Ordunun ileri gelenleri burada konuşlanmış. Tabii içeride yiyecek var, hayat var. Bazı aç filler sürüler halinde buraya saldırıp, hayati tehlike arzetmeye başlayınca, sarayın bahçe giriş kapılarını demir çivilerle takviye edip, çok güçlendirilmiş şekilde imal etmeye başlamışlar.

Filler, ön alınları ile güç kullanıp tonlarca ağırlığı itelediklerinden, tam bu noktalardaki çivili tahtalara takılarak engellenmişler.

Maymun sürülerinin ölümcül ataklarını da, onları besleyerek bertaraf etmişler. Sarayın hemen bitişiğinde maymun komünü oluşmuş.

Oraya yürümemizi istemediler. Saldırgan olabilirlermiş ama bu maymunlar tek tek bizi ziyarete gelmekten de çekinmediler.

Kasım ve ocak ayları tüm Hindistan’da evlenme mevsimiymiş. Ortalama 14.000 çift dünya evine giriyormuş. Her yerde düğün dernek, şenlik var.

Köylerde evlenme geleneği de şöyle ilginç bir şekilde yürüyor:

Evlenecek kişinin gecekondu duvarına kırmızı boyayla kocaman bir kalp çiziliyor. Köy halkı ona bakınca orada yaşayan genç kızın evleneceği anlaşılıyor ve tüm köy o aileye yardım yapmaya başlıyor. Para, hediye… ne varsa… Ayrıca düğün yapılan yerin kapı girişine de ayrıca HELP masası kuruluyor.

Yalnız, yardım yapılacak sadece kız ailesi olmalı.

‘’Bu ne biçim ayırımcılık?’’ demeden önce hele bir durun:

Hint geleneğinde mirastan sadece erkek çocuk pay aldığı bu durumda ve her durumda gariban olan, yine KIZ çocuğu oluyor.

Dini ritüeller, zorlamalar, kıyafet sorunları, kendi ülkemde bile sinir olduğum, tuhaf gelenekler, kadın ve çocuk sorunları ilginç olmadığı gibi beni üzen konular oldu.

Daha hala, evliliklerin, aileler tarafından zorla yapıldığı, çöplerde ineklerle yatan insanların arasında çok ermiş guruların çıktığının iddia edildiği, 60 yaşındaki adama 13 yaşındaki kızların gelin edildiği ülkede anlatacak çok şey var.