Kral XIV.Louis (1643-1715) Güneş Kral lakabıyla anıldı. Fransa’da 17. yüzyılda hüküm süren ve çocuk yaşta tahta çıkan XIV. Louis mutlak monarşiyi sağlamlaştırmak adına epey uğraş verdi. Devlet Benim sözü belki de yapmak istediğini özetliyordu. Gerçektende güneş gibi parlayan bir kral olabilmiş miydi? Ya da nitelendirdiği devlet kendisi miydi? Güneş ile özdeş tutulmasının nedeni kendisine amblem olarak Tanrı Apollon’dan esinlenerek güneş’i seçmesiydi. İmparatorluk en parlak yıllarını o dönemde yaşadı. Huzurun, zenginliğin ve sanatın hakim olduğu bir yaşam tarzına öncü olmak adına sarayında soyluları ağırlamaktan büyük zevk duydu. XIV. Louis gösterişi seviyordu. 17. yüzyılda, Fransa'nın Vaux Vikontu ve Maliye Başmüfettişi olan Nicolas Fouquet, Vaux'da, kendisi için büyük bir saray yaptırmıştı. Bu saraydan dolayı onu kıskanan Kral XIV.Louis, çağın ünlü mimarı Louis Le Vau'ya, Fouquet'nin sarayından daha güzel ve daha muhteşem bir saray yapmasını emretti. 1668'de, XIII. Louis'in av köşkünü bozmadan aynı yerde inşaata başlayan Le Vau, köşkü büyüterek çok büyük bir saray haline getirdi. Günümüzde Avrupa'nın en büyük sarayı olan Versailles, Paris'in 25 kilometre güneydoğusunda yer alan bir saraylar ve köşkler topluluğudur. Sarayın asıl özelliği bahçesinin büyüklüğü ve güzelliğidir. Bahçesi birkaç köyü, evleri ve tarlalarıyla içine alabilecek kadar genişti. Louvre Sarayının ardından Paris’i terk eden Kral günlerini burada geçirerek bu kocaman bahçenin korusunda avlandı ve binlerce ziyaretçisine misafirperverlik yaptı.

Sadece bu kadar değil tabii ki. XIV. Louis yenileşen Fransa’nın yüzünü oluştururken sadece politikada değil, 77 yaşında  ölmesiyle ömür açısından da zamana dayanıklı birisi olduğunu ispatladı. Ölüm döşeğindeyken oda uşağının ağladığını görünce “Siz benim ölümsüz olduğumu mu sanıyordunuz?” dediği söylenir. Fransa Krallığı onun bitmek bilmeyen iktidarı sonunda çöküş dönemine girdi. Fransa'nın yüksek öğretim sisteminin temeli sayılan tüm bilim akademilerinin kurucusunun yine XIV. Louis olduğunu hatırlatmakta fayda vardır.

Yeri gelmişken ilginç bir noktaya daha değinmek gerekir ise, 1699 yılında XIV. Louis, (Amerika Birleşik Devletlerindeki) Louisiana’yı Fransa’ya bağlamış ve kendi adı Louis ile Kraliçe Anna’nın adının birleşimi olan Louisiana bu eyaletin adı olmuştur.

Evet, Kral XIV. Louis de öldü. Sadece o mu? Diğer bütün krallar, padişahlar, soylular… Hepsi fani dünyayı terk edip gittiler.

Krallara kalmayan dünya insanlara hiç kalmayacak. Yaşamın zenginliği ve bir o kadar da çelişkisi içinde sürüklenip giderken Güneş Kral’ı küçük bir örnek olarak da olsa hatırlamak gerek. İhtişamın bittiği yerin neresi olduğunu, imparatorluk taçlarındaki taşların bir gün dökülebileceğini, bütün bu ışıltılar arasında küçük ayrıntıları unutmakta olduğumuzu sorgulamak zorundayız.

İyi niyet, üstün amaç ve saygının var olması adına verilen mücadele insanlık ruhunda her zaman yer kaplamaya devam etmelidir. İyi niyet, üstün amaç ve saygı bir imparatorluğa sahip olmaktan çok daha büyük şeyleri ifade etmektedir. Bir kral ben güneşim diyebiliyor ise; iyi niyet, üstün amaç ve saygıya sahip insanlar her halde o parlaklığın ta kendisidir.