(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)- ME-BU Telekomünikasyon Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Nazım Özer ile telekomünikasyon sektörünü konuştuk. Evden çalışma ve eğitimin arttığı pandemi döneminde telekomünikasyonda da ihtiyacın arttığını dile getiren Özer, bu sebeple süreçte yatırımların da arttığını söyledi. Özer ayrıca baz istasyonlarının tehlikesi olup olmadığı ile ilgili bilgiler de aktardı. İşte Nazım Özer ile gerçekleştirdiğimiz sohbetten öne çıkan kısımlar… 

Pandemi, telekomünikasyon sektörünü nasıl etkiledi? 

(Nazım Özer)-Biz, telekomünikasyon sektörü deyince aklınıza gelebilecek tüm telefon görüşmeleri ve internet ağının elektronik alt donanım montajlarını yapıyoruz. İzmir'de kendi alanımızda tek firmayız. Ege ve Akdeniz'de çalışıyoruz. Ayrıca diğer Türkiye’nin diğer illerine de gidiyoruz. Ağırlıklı müşterilerimiz; Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, MİT, NATO, Emniyet Müdürlüğü, TSK gibi kurumsal firmaların iletişim cihazlarının montajlarını yapıyoruz. Kısaca özetlersek; aslında biz herkese dokunuyoruz ama kimse bizi bilmez, biz ağacın görünmeyen kökleriyiz. Yani herkes telefonla konuşur ama bu sinyal nasıl gidiyor, karşı tarafa nasıl ulaşıyor kimse buna kafa yormaz. Sadece görüşür hatta zaman zaman biliyorsunuz işte kesinti olur, sinyal alamaz ya da az sinyal alıyorum gibi şeyler de bu sektördeki yatırımın azlığından. 

Pandemi döneminde çok ciddi bir sıkıntı çıktı. İnsanlar evlerinden hatta her yerden çalışmaya başladılar. Mobil sinyalin olduğu her yer, dağın başı veya yazlıklar ya da yollarda… Artık neredeyseler, işyerleri orası olmuş oldu. Mobil sinyali aldığı her yer işyerleri oldu. Yanı sıra EBA, Milli Eğitim’in okul hizmetlerini evlerden yapması ile ilgili daha çok sıkıntı başladı. Coğrafi yapı olaraktan çoğu yer bu sinyali alamadığı için eğitim de alamadı. 

Bu biraz da ticari amaçlı bir durum oluyor. Mesela insanlar sinyal kurulacak yerde daha az kullanım yapıyorsa, oraya yatırım yapmak istemiyor kimse. Daha önce Türk Telekom devletindi, devletin böyle bir tasarrufu yoktu. Devlet, hizmette karlılık gütmediği için her yere gidip hizmet veriyordu. Ama özelleştikten sonra artık biraz da ticarete bakılıyor bu işler. Önce bölgelere gidip bir trafik ölçümü yapıyorlar, oradaki telefon sayılarını görüyorlar, ona göre yatırım yapıyorlar. 15-20 haneli köyler var. Oralarda yatırım yapmıyorlar. Şimdi pandemi döneminde açık daha çok ortaya çıkınca, devletin de baskısıyla sinyal sağlayıcı operatörlerin yatırımları hızlanmaya başladı. Alında biz pandemi döneminde en yoğun çalışan sektörden biriyiz. Operatörler, eksikleri tamamlamak için sürekli yatırım yapmaya başladılar. Bu işi yapan firmaların zaten sayısı az. Biz pandemi döneminde hiç boş kalmadık desek doğrudur. Telekomünikasyon sektörü daha ziyade haberleşme sektörü, bu pandemi döneminde en çok ihtiyaç duyulan sektörlerden birisi oldu. 

Baz istasyonlarına karşı yapılan eylemler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? 

(Nazım Özer)-Türkiye’de baz istasyonlarına karşı çok ciddi bir antipati oluşturuldu. Kanser yapıyor, tarım alanlarını, ağaçları öldürüyor gibi söylentiler var. Ancak, şu ana kadar ispatlanmış hiçbir zararı yok. Bu aslında ticari rekabetten kaynaklanan bir durum. Ben 1984 yılından beri sektörün içindeyim, bütün sektörü de çok iyi tanırım, sektörde hiçbir tane kanser olan kişiye rastlamadım, olsa onlar olurdu çünkü en çok içinde olanlar onlar. 

Evinizin 3 kilometre ötesindeki baz istasyonunun size hiç bir zararı olmaz. Çünkü bu sinyali hiçbir zaman yere basmazlar, sinyal havada kalır. Sizin telefonunuz gidip o sinyali yakalar. Bize göre bunların çoğu şehir efsanesidir. Biz tüm ölçümleri de yaptırıyoruz. Bu elektromanyetik dalgadır. İçinde radyoaktif dalga yoktur. Ölçümlerde de insan vücuduna herhangi bir zararı bugüne kadar tespit edilmedi. Bir röntgen çekimi bunun belki de 50 kat daha zararlı, saç kurutma makinesi bile daha zararlı. Eğer kıyaslamaya kalkarsanız. 

ME-BU TELEKOMÜNİKASYON HAKKINDA

5 Mayıs 1961, Sivas doğumlu ve iki kız babasıyım. İstanbul'da Elektrik Haberleşme Mühendisliği okudum. 1984 yılında Alcatel firmasında işbaşı yaptım. 1994 yılında İzmir bölge müdürüyken ayrıldım, kendi şirketimi kurdum.