(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)-Ege-Koop (Ege Kent Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği) Başkanı Hüseyin Aslan ile İzmir’in değişmeyen gerçeği depremi ve depreme uygun kentleşmenin nasıl olması gerektiğini konuştuk. İşte Hüseyin Aslan ile yaptığımız söyleşiden öne çıkan bölümler…
İzmir’de konut fiyatları neden yükseldi?
(Hüseyin Aslan)-İzmir’de son yıllarda yeni imar alanları oluşturulmadığı için, İzmir’in gelişmesine, büyümesine, ihtiyacına paralel yeni imarlık konut alanları oluşturulmadığı için, mevcut arsa fiyatları çok yüksek olduğundan dolayı İzmir’deki konut fiyatları çok yüksek.
Biz yıllardır şunu söylüyoruz: Bu kent, Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olarak büyüyor, nüfusu artıyor. İzmir’in nüfusunun 2050 yılında 8 milyon olacağı düşünülüyor. İzmir’in nüfusu 30 yıl sonra 8 milyon olacaksa, bunu biliyorsak, buna göre önlem almak, kentin dört bir bölgesinde orman alanı ve tarım alanı olmayan alanlarda yeni uydu kent modeli imarlı alanların yaratılması gerekiyor. İzmir’de yapılan anket ve araştırmalara göre İzmir nüfusunun yüzde 38’i kirada oturuyor. Gerek merkezi yönetimin, gerek yerel yönetimlerin hedefi öncelikle hiç konutu olmayan yurttaşların nasıl konut sahibi olacağını düşünmek. Burada arsa üretiminden başlamak lazım. Ucuz arsa, belediyelerin altyapı desteği, merkezi hükümetin kredi desteği ile bu kenti hem depremden koruruz hem de bu kentin geleceğine yatırım yaparız. Bu kentin tabii ki de otopark, altyapı, yol gibi sorunları var. Bunlar zaten vardı, bunlar olacak. Ama bence, deprem ve kentsel dönüşüm konusunun bu kentin önceliği olması gerekiyor. Gerisi hallolur ama eğer biz vatandaşın can güvenliğini mal güvenliğini sağlayamıyorsak, depremden depreme ‘Ne yapmalıyız?’ diye düşünüyor, sonra da bir şey yapmıyorsak bu gerçekten ciddi bir sorun.
İzmir’de depremin hasarlarını önlemek için ne yapılması gerekiyor?
(Hüseyin Aslan)-Deprem kuşağında olan İzmir’de her an depremin olacağı tüm bilim insanları yıllardır söylüyor. İzmir’de şu anda bilim insanlarının söylediğine göre 17 fay var. Bu 17 fay hareketli. Her an İzmir’de deprem olabilir. Bunu artık İzmir’de herkesin bilmesi ve bununla yaşaması gerekir. Bunu en çok kenti yönetenlerin bilmesi lazım. Bu kenti yöneten belediyeler, belediye meclis üyeleri ve tabii ki merkezi hükümetin de bu konuda İzmir’de ciddi bir yatırım yapması gerekiyor. Bir tarafta İzmir’deki konutların yüzde 65-70’i depreme dayanıksız diyen devlet yetkilileri, bir tarafta TÜİK’in resmi rakamlarına göre İzmir’deki 313 bin depreme dayanıksız konut... Ama önlem yok!
İzmir’de en büyük sorun deprem ve çözümü de; sağlıklı yapılaşmalar. Son depremde gördük. Hasar gören binaların yapıldığı yer; dere kenarı, ova. Eğer siz, buna izin verirseniz, bu son kaçınılmazdır. İzmir’e bir deprem master planı gerekiyor. Eğer bu plan yoksa herkes istediği yere konut yapar. Deprem master planı nedir? Bu kentin anayasasıdır. Bu kentin hangi zeminine ne kadar konut yapılabilir, hangi zemini depreme dayanıklı, hangi zemininde fay var, hangi zemininde yok… Bunun planının olması gerekiyor. İzmir’de geçtiğimiz yıllarda yapıldı ama yenilenmedi. Bugün belediyenin keyfine kalmış bazı şeyler. Bir yere 15 kat veriyor ama arkasındakine 5 kat veriyor. Hangisi doğru bunun? Bayraklı’ya bakın, Bornova’ya bakın… Plansızlık var, önce plan gerekir…
İzmir de yaşayan biri olarak bu kente borcumuz olduğunu düşünüyorum. İzmir’de yaşayan herkesin bu kente borcu var. Borcumuzu ödemeliyiz. Biz sadece günü kurtarmak için çalışma yaparsak, bu kentin geleceğine iyilik yapmış olmayız. Allah korusun 7’nin üzerinde bir deprem olsa 313 bin konuttan dörtte biri yıkılsa bu 75 bin konut yapıyor. Burada ölen insanlarımızın, yıkılan binaların sorumlusu kim olacak? Bayraklı’da gördük. Aynı site içerisinde binanın biri yıkılmış, ikisi duruyor.
Herkesin görevini bilmesi lazım. Belediye bu işten sorumlu, belediye ön onay verdikten sonra oraya gidip o projeyi yapıyorsunuz. ‘ İnşaata başlayacağım’ dediğinizde birçok adımı tamamlamanız lazım. Ama buradaki asıl sorumlu yasal olarak yapı denetim şirketleridir. Denetim yok!
İzmir’deki tüm konutların kimliği olmalı. O kimlikte siz herhangi bir apartman dairesine satın almak ya da kiralamak için girdiğinizde, ‘bu ev kaç yılında, kim tarafından yapılmış, hangi yönetmeliğe göre yapılmış’ görmelisiniz. Görüp, ona göre karar vermelisiniz.
Bu konuda ceza ve yaptırımların arttırılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
(Hüseyin Aslan)-Hangi cezalar? Şu anda depremde ölenlerin sorumluları belli mi? Orada bir tane günah keçisi seçiliyor, o konuşuyor, sonra bitiyor iş. Onca insan öldü, onca bina yıkıldı. Bu devlet 1999 depreminden itibaren deprem vergisi alıyor. Peki nereye gidiyor bu paralar? TESK alıyor, ÖTV alıyor. Bütçe var, kaynak da var. Ama kaynak başka yerlere harcanıyor. Bunun da hesabını kimse sormuyor.
İnşaat sektörü pandemiden nasıl etkilendi?
(Hüseyin Aslan)-Tabii ki çoğu sektörde olduğu gibi negatif yönde etkilendi. Ancak pandemiden en çok vatandaş etkilendi. Çünkü alım gücü yok ama konut fiyatları yükseldi. Sosyal devletin görevi kredidir. Şu anda Toplu Konut İdaresi diye bir kurum var. Kurulduğunda amacı evsizleri ev sahibi yapmaktı. Evsizlere kredi vermekti. O toplu konut idaresi bizim inşaat maliyetimizin yüzde 65’ine kredi veriyordu. Şimdi yok. Kaynak var, idare de var. Ama TOKİ şuanda müteahhitlik yapıyor. Devlet müteahhitlik yapmamalı, belediye müteahhitlik yapmamalı. Vatandaşın adına denetlemeli ve kaynak aktarmalı. Sonuçta bizim vergilerimiz, kimse cebinden bir şey vermiyor bize.
İlerleyen yıllarda inşaat ve konut sektöründe bir değişim olur mu?
(Hüseyin Aslan)-Elbette inşaat, konut sektöründe de bir değişim olacaktır. Zaten şu anda da oluyor. Bundan 2-3 yıl önce her önüne gelen inşaat yapıyordu. O dönem bitti. Cebine 3-5 lira koyan müteahhitlik yapıyordu. Bu insanların hiçbir deneyimi, birikimi yok ve müteahhit değiller aslında. Şu anda bu engellendi, bundan sonra herhangi bir yerde müteahhitlik yapmak isteyen kişi ile ilgili o ana kadar yaptığı işin toplamına bakılıyor. Ne kadar iş yaptı, kaç metrekare inşaat yaptı inşaat sektöründe diye bakılıyor. Ona göre izin veriliyor. Ama şimdi bu durumda da yüksek karnesi olanlar karnesini kiraya veriyor. Bunların hepsi öyle ki; bunu sağlam bir zemine oturtmak lazım. Bir dengesizlik var. Peki bu neden oluyor? Gece yarısı kanun çıkarırsanız bu olur işte, gece yarısı kanun çıkmaz. Bir bakmışsınız gece yarısı kanun değişmiş, ne olmuş peki? Uyum sağlamak için belediyeler de biz de çaba harcıyoruz. Mesela bankalar… Konut kredisi veriyor ama verirken de yanında bir sürü ekstra ödeme istiyor. Bunların hepsinin denetlenmesi gerekiyor. Burada vatandaş mağdur oluyor.
İnşaat sektörü tabii ki etkilenecek, fiyatlar çok arttı. Demir fiyatı piyasadaki dolara bağlı. Dolar çıkıyor demir yükseliyor, dolar düşüyor demir düşmüyor. Buna bir çeki düzen vermek gerekir. Bunların hepsi vatandaşa yansıyor. Burada bankaların değil, devletin ucuz kredi vermesi lazım. Bunun yolu toplu konuttur. Toplu konut, hiç konutu olmayanlara kredi verecek, ödemesini de konut bittikten sonra alacak. Toplu konutluk yasası budur. O yasa uygulansın başka bir şey istemiyoruz. Vatandaşın aynı anda hem kira, hem kredi ödemesi mümkün değil.
EGE-KOOP HAKKINDA
(Hüseyin Aslan)-Ege-Koop olarak, 36 yıldır planlı kent konusunda eylemli projeler gerçekleştirdik. Bu 36 yıllık süre içerisinde Ege-Koop’a her meslek grubundan 200 ayrı kooperatif dahil oldu. Bu kooperatiflerle birlikte bugüne kadar İzmir’in 12 ilçesinde 30 bin konut tamamladık, mahalleler yaptık. Sadece Çiğli Ege-Kent projemizde bugün yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor. Torbalı’da, Urla’da, Karşıyaka’da, Buca’da, Menemen’de ve daha birçok ilçede…
Toplam 5 milyon metrekarelik inşaat alanında İzmir’de hiçbir inşaat şirketinin kıramayacağı bir rekora imza attık. 2 milyon metrekarelik bir alanda 2 bin adet bahçeli villa kent ürettik. Biz müteahhit firma değiliz, kar amaçlı bir kurum da değiliz. Bizim işimiz, insanlarımızın bir araya gelerek bizim önderliğimizde oluşturduğu kooperatiflerimizin bütün işlerini yakından takip etmek, bu kooperatiflere kredi sağlamak ve bu kooperatiflerle birlikte İzmir’e kimsenin gerçekleştiremediği projeleri gerçekleştirmiş olmak. Ege-Koop bugüne kadar her kesime proje sunmuştur.
Ege Koop olarak bugün Türkiye’nin daha yeni konuştuğu ve “sadece konuştuğu” kentsel dönüşüm uygulamasının 36 yıldır yapıyoruz. Bizim yaptığımız her proje, kentsel dönüşüm örneğidir. Bizim projelerimizde otopark sorunu yok, çevre sorunu yok. Okuluyla, ibadethanesiyle vatandaşın her türlü ihtiyacını karşılayacak projeler bunlar. Devletin bir katkısı yok, kendi oluşturduğumuz bütçeyle yapıyoruz.
İzmir’de Ege-Koop projelerinin örnek gösterilmesi gerekiyor. Biz, bugüne kadar 18 kilometre yol yapmışız. İzmir’de kim bu kadar yol yapmıştır? 200 kilometre civarında altyapı yapmışız, su borusu döşemişiz. Ege-Koop bir sivil toplum kuruluşudur. Birçok projemizde konutu tamamladıktan sonra üzerine ‘paranız arttı’ diyerek para verdik biz. Bunları İzmir’in daha planlı gelişmesi için yaptık ama şu anda İzmir’de Ege-Koop olarak uydu kent modeli yapacak arsa bulamıyoruz.