Ölümün yenilmez olduğu inancı insanlar için zararlıdır. Ne kadar uzun yaşayacağınız, içinde bulunduğunuz zihinsel durum ve yaşama isteğinizle belirlenir.
Yalan söylemek, gizlenmek, şikayet etmek ve kendi sorumluluklarından kaçmaya yeltenmek ruhsal yozlaşmadır, ahlaksızlığa ve parçalanmaya maruz kalmış, hayatının amacını unutmuş bir insanın taşıdığı silinmez işaretlerdir.
İnsanlık, doğuştan kendisine ait olan haktan bir kez vazgeçince ve bütünlüğünü unutunca, sefaletine bir son verebilmek için bir çare olarak ölümü icat etti. İnsan muazzam bir görev olan kendini tanımak, kendi eksikliklerini yenmeye çalışmak yerine, ölmeyi yeğliyor. Oysa ölüm bir çözüm değildir: İnsan, daima bıraktığı yerden yeniden başlar.
Herkesin ölümsüzlük hakkı olduğunu savunması ve insanın en korkunç ve en haksız ön yargısının ölüm olduğunu ortaya koyma çalışması nedeniyle Lupelius, fiziksel ölümsüzlüğün en önemli mistiği olarak anılmaya devam edecektir.
İnsanın dışarıdan alması gereken hiçbir şey yoktur. Kendisi dışında herhangi bir şeye bağımlı olmamak, onun doğuştan gelen hakkıdır.
İnsan; kendi aklı, kendi iradesi ve kendi ışığı ile kendisini içinden besleyip geliştirebilir.
Bencileyin dünya bir sonuçtur. Düşlerin olduğu kadar kâbusların da bir yansımasıdır.
Cennet de olabilir, cehennem de. Nerede ve nasıl yaşamak istediğine sen karar vereceksin.
Işık ve sevgiyle kalın!