Türkiye'de yerleşik genel bir kural vardır. Akaryakıta zam gelirse iğneden-ipliğe her şeye zam gelir. Bir çok ürünün petrol ürünlerinden yapılıyor olması, yapılmasa da bu ürünlerin bir yerden yere taşınması için bir ulaşım maliyetinin olması zamları kaçınılmaz kılıyor. Akaryakıta gelen son ÖTV zamları toplumun her kesiminden insanın canını fena sıkmış durumda. Sosyal medyada son zamanlarda "Kontak kapatma eylemi" çağrıları yapılıyor. Toplumun büyük bölümü zorunlu kontak kapatmış durumda. Bir çok aile arabası olduğu halde binemiyor. Önceden gidilen yerlere gidemiyor gitse bile toplu ulaşım kullanmaya çalışıyor. Benzin ve mazota neden bu kadar sık zam geliyor? Hem de dünyada petrol fiyatları düşerken. Üstüne üstlük Gabar Dağı'nda işlem gerektirmeyen direkt deponu koy aracını çalıştır petrolü bulunmuşken...  Türkiye'de yıllardır en kolay ve en net vergi alma yöntemi akaryakıt, alkollü içecekler ve tütün ürünleri üzerinden olmuştur. Bu kalemlerden alınan vergiler devletin gündelik akışını belirleyen vergiler olmuş. Anında dönen peşin alınan bu vergiler bir nevi can suyu. Devletin gelir kaynağı vatandaşından aldığı vergilerdir. Herkes kazandığı ölçüde adaletli vergi vermek zorunda. İşte burada sihirli sözcük adalet. 

HEP 50 TL'LİK BENZİN ALIYORUM METEFORU!
Benzin ve mazota gelen zamlar aslında Türkiye'deki tüm iktidarların ortak eleştiri noktası oldu.  Sanırım bu yeni yüzyılda da hükümetlere en büyük eleştiri yine akaryakıt zamları üzerinden olacak. Uzun zamandır benzine gelen zamlara Türkiye'de bir grup "ben hep 50 liralık benzin alıyorum, beni etkilemiyor!" savıyla duvar oluyorlardı. Şimdi bu durum yakın gelecekte sanırım tarihi olacak. Gelişmeler 1 litre benzinin 50 lira olacağı günlerin yakın olduğunu gösteriyor. Hükümet Avrupa'nın en ucuz benzinini kullandığımızı söylüyor. Sanırım haklı. Avro bazında biz bir çok Avrupa ülkesinden daha ucuz benzin alıyoruz. Ama Türkiye'de bir asgari ücret 325 litre benzin alırken Almanya'da 833 litre benzin alıyor. Sanırım maaşların motor gücü arasında güç sorunu var.

Son cümle: "Türkiye'de enerjide milli anlayışa dönmelidir. Gabar'daki petrol araçların depolarına, Karadeniz'de doğalgaz evlerin mutfaklarına acilen girmelidir".