Cumhuriyetin 100. yılındayız. 100 yıl önce Cumhuriyeti kuranlar çağdaş, demokratik bir hukuk devleti hayal ettiler. Bir geleneksel tarım toplumundan modern bir sanayi toplumu, İslam ümmetinden bir Türk milleti çıkarmak noktasında en büyük görev öğretmenlere düşmekteydi. Öğretmenler sayesinde Atatürk’ün önümüze koyduğu “Türklüğün unutulmuş büyük uygar niteliği ve büyük uygar kabiliyeti, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır” hedefi gerçekleşecekti. Nitekim bunu Atatürk, açık bir şekilde şöyle ifade etmişti:
“Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister”.
Cumhuriyeti kurunlar yüz yıl sonrasında Türkiye’yi nerede görmek isterlerdi? Cevabım Finlandiya seviyesinde… Bu fikre nereden vardığımı anlatayım. Cumhuriyet döneminde Türkiye’de herhalde en çok basılan üç kitap vardır: Kur’an, Nutuk ve Beyaz Zambaklar Memleketinde…
Özgün adı “Beyaz Nilüferler Ülkesinde” olan ve Türkçeye “Beyaz Zambaklar Memleketinde” adıyla çevrildi. Kitap, 1928’de İbrahim Hilmi Kitabevi tarafından eski harflerle (Osmanlı Türkçesi) basıldı. Kısa sürede tükenen baskısı büyük ilgi gördü. Grigori Petrof’un yazdığı bu kitap, Fin toplumunun göller, bataklıklar ve tundralarla kaplı bir ülkeyi planlı bir çalışma ile bir çiçekler açan ülkeye dönüştürmesini anlatmaktadır.
Cumhuriyetin unutulmaz Milli Eğitim bakanlarından biri olan Mustafa Necati (1925-1928), öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandıran, öğretmenlere büyük değer veren ve öğretmenlerle yakın ilişki kuran bir bakandı. Öğretmenlerle mektuplaşır, onlara kitaplar gönderirdi. Bugün öğretmenlerle epostalaşan, onlara doğrudan yanıt veren bir Milli Eğitim Bakanı hayal etmek ne kadar mümkün? Mustafa Necati’nin öğretmenlere gönderdiği ve öğretmenlerin de en çok istediği kitaplar arasında Beyaz Zambaklar Memleketinde adlı kitapla aynı yazarın Mefkureci Muallim (İdealist Öğretmen) adlı kitabı yer almaktadır. Dönemin idealist öğretmenlerini güçlendirici, motive edici kitaplardı bunlar.
Beyaz Zambaklar Memleketinde kitabının ikinci ve yeni harflerle olan baskısı 1930’da, Maarif Vekaleti tarafından yapıldı. Kitap, 10 bin adet basıldı. Bu rakam, neredeyse o dönemdeki toplam öğretmen sayısı kadardı. O tarihte mezun olan ve atanan tüm öğretmenlere bu kitap hediye edilmişti. Mefkureci kelimesinin yerini 1930’larda dildeki sadeleşme ile birlikte ülkücü kelimesi aldı. Bu, idealist anlamında idi. Bilindiği üzere ülkücü kelimesi, 1960’ların ikinci yarısından sonra başka bir anlamda kullanılmaya başlandı. Aynı tarihlerde Petrof’un birçok kitabı Türkçeye çevrildi. Beyaz Zambaklar Memleketinde kitabını Milli Savunma Bakanlığı da kendi personeline tavsiye etti. Nitekim 27 Mayıs 1960 darbesini yapanların en çok okuduğu kitap olarak da bu kitap görünmektedir.
Kitabın üçüncü baskısı 1940’da, sonra da ikişer yıl arayla 1942, 1944 ve 1946’da basıldı. Bu dönem Köy Enstitüleri, Hasan Ali Yücel ve Tonguç yıllarıydı. Kitap sonraki yıllarda da yayımlanmaya devam etti. Günümüzde de halen yayımlanmaktadır. Üstelik günümüzdeki baskılarında kitap ve yazar hakkında sunuş/tanıtım da bulunmaktadır.
Petrof’un kitabı 19. Yüzyılda Rus Çarlığına bağlı özerk bir bölge statüsünde olan Finlandiya’nın esaret döneminin sonlarına doğru gelişme yolunda ciddi çabalar harcandı. Nitekim bu çaların sonunda 20. Yüzyılın başında kadın-erkek bütün vatandaşlarına seçme seçilme hakkı veren ilk ülke Finlandiya oldu. Beyaz Zambaklar Memleketinde kitabı, Fin toplumunun gelişiminde okul, kışla ve devlet kurumlarının toplumun gelişiminde oynadığı role vurgu yapmaktadır. Finler, İsveç ve Rus işgali nedeniyle onların kültürünün etkisinde kalmalarından sıyrılarak kendi özgün kültürlerini ortaya koydular. Bu çaba çağdaş Fin toplumunu ve Finlandiya’yı yarattı. Toplumun topyekun olarak gelişiminde eğitim ve eğitimciler en büyük rolü oynadılar. Bundan Fin aydınları ile Fin toplumunun kaynaşması, birlikte harcanan uzun süreli, bitmez tükenmez emek etkili oldu. Türk Devrimi’ni yapanlar da bu idealizmi, çalışkanlığı ve eğitimcilerin oynadığı rolü görerek aydınlarını, eğitimcilerini ve toplumu motive etmek istediler. Toplumun ve aydınların önüne Fin modelini koydular. Bu müthiş bir motivasyondu. Fin toplumu da bizim gibi geç modernleşen bir toplumdu. Onlar başardıysa biz de başarabilirdik. Anlatılmak istenen buydu.
Eğitim sadece okulda yapılan bir şey değildi. Okulun yanı sıra kışlada, aile içerisinde ya da toplumun bireylerinin bir araya geldiği tüm ortamlarda yapılabilirdi. Çocukların ve yetişkinlerin, toplumun tüm kesimlerinin topyekun bir eğitim seferberliği ile ayrı ayrı eğitilmesi temel amaçtı. Hukuk kurallarına uymak, kendisinin yanı sıra milleti için de çalışmanın önemini ve değerini öğretmek, diş temizliği de dahil olmak üzere temizlik kurallarını anlatmak, kendi öz dilini kullanmak, yabancı kültürlerin etkisinden kurtulmak, akıl ve fiziki güç arasındaki dengeyi kavratmak, erdemli ve ahlaklı, dürüst bir insan olmak bu eğitimin amacıydı. Bunlar da ailede, okulda ve kışlada insanlara aktarılmaktaydı. Finlandiya’yı değiştiren Fin toplumunun çalışkanlığı ve bilgiye verilen değerdi.
Dönemin Maarif Vekaleti Talim ve Terbiye Heyeti üyesi olan ve kitabı Türkçeye çeviren Ali Haydar Taner’e göre, Fin eğitimcileri uyuyan ruhları uyandırmış, bütün gençleri millet ve vatan için çalışmaya teşvik etmişlerdi. Petrof’un kitabı da bunu anlatmaktaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarının idealist öğretmenleri de Finlandiya’da gerçekleşenleri, kendi ülkelerinde gerçekleştirmek istemişlerdi. Onları heyecanlandıran şey önlerindeki somut örnekti. Cumhuriyetin kurucu babaları da idealist aydınları ve toplumu bu yönde teşvik ettiler. Ülkeyi yönetenlerle beraber eğitimcilerimizin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden uyuyan ruhları uyandırmalarını, vatan ve millet için gençlerimizi, tüm toplumu çalışmaya yöneltmelerini, Finlandiya seviyesini çıkmayı diliyorum. Tüm eğitimcilerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.