Türkiye'de son yıllarda yaşadığımız olaylar "biz millet olarak bu değiliz yahu!" dedirtiyor. Ortaya çıkan insanlık dışı son olay nereye geldiğimizi çok iyi gösteriyor. Kamuoyuna Yenidoğan Çetesi olarak yansıyan olay artık bu kadarı da olmaz dediğimiz türden. Yenidoğan bebekleri para kazanmak uğruna özel hastanelere sevki ve yaşanan ölümler şunu gösterdi ki, sosyal çürümenin zirvesine ulaştık. Yapılan sokak röportajında bir akademisyenin dile getirmesiyle tartışılır hale gelen sosyal çürüme kavramı toplumlar için en tehlikeli boyut. Martin Luther King'in "sosyal çürüme sessiz bir katildir" ifadesi bu anlamda söylenmiş en iyi söz. Sosyal çürüme, toplumun temel ahlaki ve etik değerlerinin zayıflaması, bireyler arası güvenin azalması ve sosyal bağların kopması olarak  açıklanıyor. Bu süreç toplumun genel refah seviyesini düşürüp, uzun vadede ekonomik, politik ve kültürel sorunlara yol açarak olumsuz durumlar ortaya çıkarır. Sosyal çürümenin en önemli göstergesi ahlaki değerlerin erozyona uğramasıdır. Öncesinde dürüstlük, vicdan ve adalet değerleri ön plandayken bunun yerine sadece bireysel çıkarların öne çıkarıldığı bir yaşam tarzı ortaya çıkar.  Maddi değerlerin esas kabul edilerek genel ahlak kurallarının hiçe sayıldığı toplumlarda kültürel ve sosyal çöküşler kaçınılmaz olmuştur. Geri dönüş her zaman vardır. Ama bunun için keskin irade gereklidir. 

Çığır açan Cumhuriyet kadını! Çığır açan Cumhuriyet kadını!

ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE ADALETTEN UZAKLAŞMA!
Toplumların ana kurallarını her ne kadar kanunlar belirlese de etik değerler bir toplumun mayasıdır. Etik ve ahlaktan uzaklaşmayla başlayan sosyal çürüme, dayanışmayı ortadan kaldırıp bencilliği teşvik ediyor. Çağdaş eğitimden uzaklaşma ve liyakat kavramının kaybolması toplumsal çürümeyi tetikliyor. Medyanın şiddet ve mafya üzerine içerik üretmesi özellikle gençleri farklı boyutlara çekiyor. Devlet kurumlarında yapılan yolsuzluk ve etik dışı davranışlar ahlaki çöküşe hız kazandırıyor. Kurumların hukuk ve adalet kavramından uzaklaşması bireylerde güvensizlik duygusunu arttırıyor. Ekonomik eşitsizlikle zengin fakir uçurumu oluşması sosyal çürümeye neden olan en büyük nedenlerden birisi. Ekonomik eşitsizliğin suç oranını yükselttiği bilimsel bir gerçektir. 

Son cümle: "Toplum ve devlet olarak sosyal çürüme ile mücadele etmek hepimizin görevi olmalı. Sağlıklı ülke olmanın ön şartı budur..."