Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden dönen seccade tartışmaları, din sanılan bir takım şeylerin din adına siyasete alet edilmesinin tipik bir örneği olarak tarihteki yerini aldı. Türkçede namazlık da denilen Arapça kökenli seccade ifadesi, erken dönem İslam tarihine ait değildir. Sonraki yüzyıllarda temiz bir alanda namaz kılabilmek için halı tarzı dokunan bir örtüdür. Rivayete göre Hz. Peygamber, hurma lifinden dokunan bir örtü üzerinde namaz kılardı.
Son günlerde seccade meselesinin gündeme gelmesi ve siyasal rakibi yıpratmak için politik bir malzeme olarak kullanılan seccade, geçmişte diplomatik ve politik bir malzeme olarak kullanılmış. Ne zaman mı? Kurtuluş Savaşı yıllarında…
Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’daki Türk direniş hareketine Batı dünyasında sempati duyanların sayısı sınırlıydı. Sempati duyanların başında Fransız aydınları ve yazarları gelmekteydi. Bunlardan biri de Pierre Loti idi. Loti, Kurtuluş Savaşı sırasında Fransa’nın Rochefort kentinde inziva hayatı yaşamaktaydı. Loti, Aziyade romanıyla ve Türklere ilişkin övgü dolu yazılarıyla, Türkiye’de çok sevilmekteydi. 1913’te yazdığı Can Çekişen Türkiye adlı eserinde de Batı’da Türkiye’yi savunmuştu. Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlamasını da yakından takip etmiş ve 1 Nisan 1921’de Eskişehir yakınlarındaki İnönü mevkiinde Yunanlara karşı İkinci İnönü Zaferinin kazanılması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya, 18 Mayıs 1921 tarihinde bir tebrik mektubu göndermiş, Türk milletine karşı sevgisini ve zaferden duyduğu heyecanı paylaşmıştı. Loti’nin uzun mektubu Atatürk’ün eline 12 Temmuz 1921 tarihinde geçmişti. Aynı gün Loti’ye Atatürk, hem teşekkürlerini ve hem de Loti’nin hastalığı nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten bir cevap yazdı. Atatürk mektubu doğrudan Loti’ye değil, kendisine iletilmek üzere Ankara Hükümeti’nin Paris temsilcisi Ferid Tek Bey’e gönderdi. Mektubun yanında Loti’ye verilmek üzere Konya Yetimler Yurdu’ndaki şehit çocuklarının dokudukları bir seccade de gönderilmişti. Mektubu, seccade ile birlikte Loti’ye Ferid bey’in eşi Müfide Hanım ve iki dışişleri memuru (biri Hüseyin Ragıp Baydur) elden teslim etti. O tarihte Loti, hastaydı; kendisine yapılan ziyaretten çok memnun oldu ve şehit çocuklarının dokuduğu seccadeden de çok duygulandı. Ziyaret 1922 yılının Ocak ayının ilk günlerinde gerçekleşti. Bundan birkaç gün sonra Loti yerine sekreteri Atatürk’e yanıt yazdı. Loti, eline kalem alıp yanıt yazamayacak kadar hastaydı.
Rochefort: 12.1.1922 Mareşal Hazretleri,
Mösyö Pierre Loti el yazınızla mektubunuzu ve babaları kutsal davanız uğruna şehit düşen yetimlerin gözyaşları arasında dokudukları halıyı, yüce kişiliğiniz adına gelen Ankara Hükümetinin bayan elçisi Müfide Ferid ve heyeti ile birlikte kabul etmekle pek duygulandı. Göz yaşartıcı bu yüksek iltifata nasıl teşekkür edeceğini bilemiyor. Hiç olmazsa bu teşekkürlerini kendi elleriyle yazmalıydı. Ne yazık ki bu sevinçten de mahrumdur. Şu dakikalarda çok hastadır. Sevgili vatanınız lehinde verdiği mücadelelerden, Yunan sempatizanı güya hristiyan Avrupanın istihzalarından çok yıpranmış ve üzülmüştür. Bu yüzden mazur görmenizi rica etmektedir. Fakat Türk Milletinin kesintisiz azimli dostluğu onu teselli etmektedir. Size ve şahsınızda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine en samimi minnet ve şükranlarını sunuyorlar. Bunu size iletmekle şerefli bir hizmeti yapmış olacağım Mareşal Hazretleri.
Loti’nin hastalığı daha da ilerledi ve 1923 yılında vefat etti.
Pierre Loti’nin yanı sıra Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen iki isim daha vardı: Claude Farrere ve Madam Berthe G. Gaulis. Claude Farrere, "Neden mi Türklerin dostuyum? Çok basit. Barışı seviyorum da ondan… Ben, tanıdıklarımın içinde Türk halkından ziyade saygı ve sevgiye lâyığını görmedim. Fransız olmasaydım, Ankara’da dostum Mustafa Kemal Paşanın yanında Yunanistan’a karşı, İngiltere’ye karşı, aşağı yukarı bütün Avrupa’ya karşı ne büyük bir şevkle dövüşürdüm" demekteydi. Berthe-Georges Gaulis ise, Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’de günlerce kaldı. Savaş yürütülen cepheleri gezdi ve Fransız gazetelerinde lehimize yazılar yazdı, Türkiye’yi savundu. Atatürk ile de sürekli olarak temas halinde olan, mektuplaşan Gaulis, her zaman desteğini açık olarak ortaya koydu. 3 Ocak 1922 tarihinde Türkiye’den ayrılırken Adana’dan Atatürk’e yazdığı mektupta gelişmeler hakkında bilgi verirken Türk tezlerini Avrupa’da da savunmaya devam edeceğini belirtmekteydi. İşte Gaulis Ankara’da iken Bakanlar Kurulu kararıyla (19 Aralık 1921) masrafları Maliye Bakanlığınca karşılanmak üzere, Gaulis’e iki halı seccade hediye edildi.
Görüleceği üzere Kurtuluş Savaşı yıllarında seccade, Türk dostu Batılılara hediye olarak verilen bize ait bir hediyelik eşya, dostluk nişanesi, diplomatik hediye vs olmuş. Dinsel bir simge olarak da görülmemiş. Politik malzeme de yapılmamış. Ders alınması dileğiyle…
Kaynak:
BCA KARARLAR DAİRE BAŞKANLIĞI (1920-1928), 30-18-1-1 / 4 - 41 – 11 / 19.12.1921.