(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)-Batı Anadolu Sağlık ve Eğitim Kurumları (BASEK) Yönetim Kurulu Başkanı ve kadın doğum uzmanı Op.Dr. Özer Gürbüz ile pandemiyi ve hayatımıza etkilerini konuştuk. Korona virüsün hayatımızda uzun süre kalacağını dile getiren Op.Dr. Gürbüz, virüsten korunmanın en iyi yolunun kurallara uymak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğunu söyledi. İşte Özer Gürbüz ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiden öne çıkan kısımlar...

Covid-19 salgını ne zaman bitecek? 

(Özer Gürbüz)-Çok büyük bir salgın. Ben doktor olarak, sağlık açısından düşündüğümde bunun birkaç yılda geçmeyecek bir salgın olduğunu, daha uzun süreli kalacağını düşünüyorum. Çünkü Covid virüsü grip virüsü gibi bir RNA virüsüdür. Yaklaşık 50 yıldır hatta belki de 100 yıldır grip virüsü bizim gündemimizde ve her yıl farklı bir mutasyonla karşımıza çıkıyor ve biz her yıl o virüse karşı, özellikle bağışıklık sistemi düşük olanlar aşılanmak durumunda kalıyor. Covid virüsü de gelecekte sona ermeyecek. Halkımızı aşılıyoruz ama virüs de boş durmuyor. O da sürekli mutasyona uğrayarak, şekil değiştirerek, kıyafet değiştirerek bizim karşımıza farklı kimliklerde çıkıyor. Biz vücudumuzu ona hazırlanıncaya kadar, o tekrar kıyafet değiştiriyor. Yani ne zaman virüsün tamamen bulaşını kaybetmesi ve gündemimizden uzaklaşması pek mümkün görünmüyor. Sürekli mutasyon değiştirerek bizim hayatımızda kalacak. Biz de sürekli korona virüsünden korunmak zorunda kalacağız. 15 gün sonra bitecek, bayramdan sonra düzelecek veya aşılanınca her şey bitecek diye düşünmemek lazım. Uzun süre bitmeyecek. Tam kapatma çözüm değil. Elbette faydası olur. Çünkü virüs, insandan insana bulaşmadığı zaman belli bir süre sonra hayatiyetini kaybediyor. Eğer bulaş yollarını kapatırsak, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyarsak, aşılamalar ve ilerleyen süreçte bulunacak ilaçlarla kontrol altına alırız. Ki şimdiden bir takım ilaç önerileri var. Onları biz de hastanemizde uyguluyoruz. 

Ancak bugünden yarına, dünyanın tamamını aşılamadan virüsün yok olmasını bekleyemeyiz. Sadece belli bir kesimin aşılanması yetmez, bu virüsün ortadan kaldırılması için dünyanın tamamının aşılanması gerekir ki bu sefer de virüs şekil değiştiriyor. Şu anda aşılama hızı yeterli değil. Tabii ki çok yeni bir durum, daha bir yılı yeni geçti. Aşının üretimi belli bir zaman alıyor. Yani daha önceki yıllarda aşıların üretimi 3-4 yıl sürüyordu. Şimdi 1 yıl gibi kısa sürede aşı üretildi ama şimdi de virüs de aynı oranda mutasyona uğradı. Şimdilik üretilen aşılar kullanılıyor, etkili deniyor ama bir başka mutasyona yeni bir aşı ihtiyacı doğabilir. O yüzden bu işi bitecekmiş gibi düşünmeyip herkesin kalıcı olacakmış gibi planlarını yapmasında fayda var. 

Virüsten korunmayla ilgili ne gibi önerilerde bulunursunuz? 

(Özer Gürbüz)-Önerim şu; bu tür viral pandemiler tabii ki önümüzdeki dönemde de olacak. Geçmiş yıllarda da oldu, bundan sonra da olmaya devam edecek. Şimdi insanlar yeni dünya düzenine alışmak zorunda kalacak. Mesela evden çalışma bir yöntem olabilir. Online eğitim yöntem olarak gelişiyor ve kalıcı olacak gibi duruyor. Yanı sıra turizm ve insanların toplum içerisindeki dolaşım kuralları var. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymaya devam edeceğiz. Aşılanma sürekli devam edecek. Kişi kendini koruyacak, kendisini korumak için gerekli enstrümanları devlet sağlayacak ve bu şekilde bu yeni döneme adapte olacağız. 

Ülkeler zaman zaman uçuşları kapatıyorlar, zaman zaman açıyorlar. Pandeminin de yoğunlaştığı dönemlerde kapanacağız, azaldığı dönemlerde de açılacağız. Bir ülkeden ülkeye gitmek için PCR testleri ve aşılanma isteniyor. Bu tür belgeler kalıcı hale gelecek. Tabii ki dünyayı kapatamazsınız ve bir müddet sonra açmalısınız ama açılırken de kimse eskisi gibi elini kolunu sallayarak istediği yere gidebilme imkanına sahip olmayacak. Belgelerle dolaşım sağlanacak. Nasıl ki nüfus cüzdanını veya pasaportunu gösteriyorsan aşı belgeni ya da antikor testini de göstereceksin, ona göre ülkeye alacaklar. Otellerde, eğitim tesisleri ve okullarda da durum böyle olacak. Yani diploma istedikleri gibi, ‘aşı belgenizi getirin, antikor testinizi getirin. Bu şartlarda uygunsanız sizi otelimize kabul edeceğiz’ denecek. Alışverişler, online alışverişe dönecek. Eskiden süpermarkete gidiyorduk, şimdi market eve getirecek. 

Özetle bir şekilde çözüm bulanacak, bir şekilde insanlar önlem alarak hayatlarına devam edecekler. Çünkü insan, sosyal bir varlıktır ve sosyalitesine devam etmek zorundadır. Eğer devam etmezlerse bu defa depresyonlar başlar, hayata eskisi gibi umutlu bakamama durumu söz konusu olur. Bu da insanların motivasyonunu düşürücü sebeplerden biridir. 

Pandemiyle birlikte neler değişecek? 

(Özer Gürbüz)-Milattan öncesi ve sonrası olduğu gibi sanıyorum ki pandemiyle birlikte de, pandemi öncesi ve pandemi sonrası olarak ayrı bir dünya ortaya çıkıyor ve bunun işaretlerini de görüyoruz. Yaşamsal alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kalacağız ama yaşamaya da devam edeceğiz. Güçlü olmak zorundayız. Bağışıklık sistemini güçlendirecek ürünlerle beslemeye çalışacağız. Bugüne kadar insanlar kendini o kadar çok yıpratmış ki… 

Mısır şurubu tüketmişiz, genetiği oynanmış ürünler yemişiz, bunlar bir zehir aslında ve bunu fütursuzca bütün dünya kullanmış. Çocuklarımız obez hale gelmiş, bütün meşrubatların içerisinde mısır şurubu kullanılmış. Artık eski dünya yok, kendi bağışıklığımızı kuvvetlendirmemiz lazım. Diyabet, kalp, damar hastalıkları, hiper tansiyon almış başını gitmiş. Neden? Çok tuz tüketmekten, çok şeker tüketmekten. İnsanlar yavaş yavaş artık bunu algılayacak. Bağışıklık sistemini güçlü tutacak. Çünkü mikroplardan sonsuza dek kurtulmak mümkün değil. Biri gitse, bir diğeri gelir. Korona gidince başka bir şeyin gelmeyeceğini nereden bileceksiniz? Neticede kaleyi sağlam tutmak lazım. 

Toplu kentsel yaşam yerine daha çok kırsal yaşamlar ön plana çıkacak. İnsanlar, 100 katlı yerlerde değil, ağaçların arasında yaşayacak ve o tür yatırımlar gelişecek. Daha çok doğaya yöneleceğiz. Şehrin dışında banliyöler oluşacak, insanlar çoğunlukla evden çalışacak. Plazalardan AVM’lerden doğaya, daha yatay bir yaşama geçilecek. İnsanlar yavaş yavaş stresten uzaklaşacak. İnsanlar sırf ucuz diye kötü besin tüketmeyecek çünkü sağlığına dikkat etmek zorunda kalacak. İnsanlar karbon salınımlarına dikkat edecekler, ozon tabakası delinmesine dikkat edecekler, çevreye daha duyarlı olacaklar, kendi vücutlarına karşı daha özenli davranacaklar ve mutluluk tekrar gelecek, her şey daha güzel olacak.

Pandemi sürecinİ hastaneleriniz açısından değerlendirdiğinizde nasıl geçti? 

(Özer Gürbüz)-BASEK olarak sağlık alanında Bayraklı Central Hospital, Mersinli Central Medikal ve görüntüleme merkezlerimiz var. Sağlık sektöründe çok yoğunlaştık. Toplumun sağlığı bozulduğu zaman önce hastaneler doluyor. O yüzden hastanelerimiz tıka basa dolu. Hastanelerimizde iki şekilde hizmet veriyoruz. Mersinli’deki Cenrtral Medikal binamızda sadece pandemi dışı hastalara hizmet veriyoruz. Bayraklı hastanemizi iki bölüme ayırdık. Biz hastanemizi büyütmek için yanımızda ek bir bina satın almıştık. O ek binayı tamamladık. O binayı pandemi sürecinde değerlendirdik ve böylece pandemi ve normal olmak üzere iki ayrı girişimiz oldu. Hastanemizin yarısı tamamen pandemi kliniği olarak pandemi hastalarına hizmet veriyor, onları açıkta bırakamazdık. Bu bizim için büyük bir fedakarlıktı. İlk başta özel hastaneler bu tür hastalara çok fazla hizmet vermek istemediler. Ama biz baştan itibaren bu işin bilinci ve sorumluluğumuzun da bilinci ile ülkenin yararına, toplumun yararına, milletimizin yararına olan ne varsa yapmaktan çekinmedik. Gece gündüz çalıştık ve hala gece gündüz çalışıyoruz. SSK ile anlaşmamız olduğu için tıbbi tedavilerinden herhangi bir ücret almıyoruz. Sadece özel oda ve özel hizmetler karşılığında bir ücret talep ediliyor. Devlet sağ olsun bizi destekliyor. Sağlık Bakanlığı'na ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na teşekkür ediyorum. Onlar hem ilaç konusunda hem bu tedavi masrafları konusunda bizleri destekliyorlar. 

BASEK’in sağlık sektörü dışında hizmet verdiği eğitim, turizm ve sağlıklı gıda sektörleri pandemiden nasıl etkilendi? 

(Özer Gürbüz)-Eğitim alanında Batı Anadolu Üniversite projemiz vardı. 15 yıl önce eğitime bu şekilde, üniversite kurmak üzere adım attık. Fakat geçen yıllarda, özellikle lise eğitimi 4+4+4 olduktan ve mesleki eğitim ön planı çıktıktan sonra teknik liseleri kurduk ve bu alanımızı Batı Anadolu Koleji ile genişlettik. Şu anda Batı Anadolu Okulları olarak anaokulundan üniversiteye kadar kesintisiz bir eğitim zincirimiz var. Anaokulu, ilkokul, ortaokul, anadolu lisesi, fen lisesi ve teknik liseler. "Ege'nin Yıldızları" sloganıyla çıktığımız yolda amacımız; Türkiye'nin en büyük değeri olan gençlere ve genç yeteneklere yatırım yapmak. Onları belirlemeye ve onları geliştirmeye niyet ettik ve o yüzden anaokulundan başlayarak yeteneklerin keşfine yöneldik. Beceri olabilir, yetenek olabilir, spor yeteneği, müzik yeteneği olduğu gibi mesleki yetenek de olabilir. Bunları ortaya çıkarıp onları geliştirip Türkiye'nin geleceğine hazırlıyoruz, misyonumuz bu. Şimdiye kadar bu misyon çerçevesinde çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Bir tek yüksekokulu ve üniversite ekleyeceğiz bir iki yıl içerisinde, bununla ilgili de yatırımlarımızı tamamladık. Eğitim alanındaki faaliyetlerimiz de bu şekilde. 

Eğitim, pandemi nedeniyle tamamen dibe vurmuş durumda. Bütün okullar kapalı. Özel okulların yüzde 80-90’ı kapandı, sahiplerinin de çoğu el değiştirdi veya iflas etti. Eğitim, pandemi döneminde en olumsuz etkilenen sektörlerden oldu. Biz Batı Anadolu okulları olarak, öğrencilerimiz okulumuzun verdiği online eğitimlerine devam ederken, bu süreci lehimize çevirmek için kendimizi geliştirdik. Eğitim kampüsümüzü tamamladık, spor tesislerimizi tamamladık. Bu dönemde de çocuklarımızın bilim, teknik, meslek, sanat ve spor bölümlerinde yeteneklerini geliştirmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Ama veliler de çok mağdur. İşlerini kaybedenler, ödeme sıkıntı içerisinde olanlar var. 

Bunun dışında iki sektörde daha faaliyet gösteriyoruz. Bunlardan birisi; sağlık turizmi ve turizm alanında. Çeşme Farm otelin sahibiyiz. Orada hem turizm hem de pandemiden sonra sağlık turizmini harekete geçirmek üzere gerekli yatırım ve çalışmalarımızı tamamladık. Sistemi kurduk fakat bu ara pandemi olduğu için düzene girmesini bekliyoruz. Sağlık turizmi, turizmden farklı. Çok büyük bir alan. İnsanlar, bütün dünyada sağlık amacıyla ülkeden ülkeye seyahat etmeye başladılar. Eskiden Türkiye'de, 60’lı, 70’li yıllarda tedavi için Amerika'ya gidiliyordu. Şimdi olay yavaş yavaş tersine dönüyor. Sağlık problemlerinde insanlar artık Avrupa'dan, Amerika’dan, Ortadoğu'dan veya Rusya'dan Türkiye'ye gelmeyi tercih ediyor. Bu da bizim için büyük bir avantaj. Bizim grubumuzda hem sağlık hem turizm işletmeleri olduğu için de bu alanda avantajlı konumdayız. Turizme gelince; turizm pandemi döneminde dip yaptı. Yeni sezona salgının, pandeminin geçeceği ve turizmin açılacağı umuduyla hazırlanıyoruz fakat gelen veriler, sağlıktan aldığımız veriler az önce söylediğim gibi çok da iç açıcı değil. O yüzden turizm sektörünü geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kayıp yıl olarak görüyoruz. 

Dördüncü önemli sektörümüz de sağlıklı gıda sektörü. Dikkat ederseniz hepsinde mutlaka bir sağlık var. İnsan odaklı bir gurubuz. Merkezimizde insan var. İnsanın doğumundan itibaren ihtiyaçları her neyse onlara yönelik yapılanmalar yapıyoruz. Önce doğumu, doğduktan sonra gelişimi, sağlığı, eğitimi, ondan sonra turizmi ve gıdaları sağlıyoruz. Ve şu anda da yaşlı bakım evleri, huzurevleri ve palyatif bakım merkezleri yatırımlarımız var. Bir insanın doğumundan ölümüne kadar her ne ihtiyacı varsa çözmeye gayet ediyoruz. 

Sağlıklı gıda sektöründe doğal maden suyu ve doğal maden suyundan yapılmış meşrubat, meyveli gazoz üretimimiz var. Debisi çok yüksek olan bir büyük bir doğal su kaynağımız var. Bu doğal su kaynağından doğal mineralli su üretiyoruz. Gediz Minera adı altında doğal maden suyu üretimi yapıyoruz ve bunu hem Türkiye'de satışa sunuyor hem de yurtdışına ihraç ediyoruz. Bununla beraber yine doğal maden suyundan yapılan meyveli ve vitaminli ürünler yapıyoruz. Onları da Fruga adı altında zincir marketlerde satıyoruz ve yine Fruga’nın da yurtdışına ihracatını yapıyoruz. Sağlıklı gıda ayağımızda bir olumsuzluk olmadı. İnsanlar evde de olsa maden suyunu, içeceğini içiyor. Özetle eğitim ve turizm olumsuz, sağlık ve sağlıklı gıda açısından sektörel bakıldığınca pandeminin olumlu etkileri oldu.