(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)-Pınar Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcısı İrfan Erol ile pandeminin İzmir ticaret dünyasına etkilerini ve ekonomideki borçlanmaları konuştuk. İşte İrfan Erol ile gerçekleştirdiğimiz sohbetten öne çıkan kısımlar…

Pandemi İzmir ticaretine etkileri ne oldu?

(İrfan Erol)-Çin başta olmak üzere tüm ülkeler sınırlarını kapattı. Sınırlar kapanınca hammaddede, yarı mamul ve mamulde de sıkıntılar oluştu. Sonra lojistik problemi yaşandı. İthalat ve ihracat problemi başladı. Bu da maliyetlere çok büyük yansımalar getirdi. Bunun dışında, 2021 başından itibaren, pandemiden evvel başlayan bir tarife dışı engel koyma başladı. İthalatı kısmak için. Bunun efektif bir yararı oldu mu? Olmadı. Neden? Çünkü yerli üreticiyi koruyacağım derken, yerli üretici şu anda ithalat yapılamadığı için o ürünlerin ithalatın yapıldığı döneme göre mallarını yüzde 50, yüzde 100 daha pahalı satmaya başladı. Onların da hammaddesinde tedarik problemi olduğu için olabilir mi? Bu kadar olamaz. Bu bir hesap meselesi. Yüzde 20 artış olsa ‘tamam’ derdik. Onun için de büyük konfeksiyon ihracatçıları, belirli markalara iş yapanlar, bu tür yarı mamul konfeksiyon ürünlerini de vermeye başladı ve ‘buyurun bunu da yapın’ demek durumunda kaldılar.

Pandemi bütün kurumsal şirketlerin bile hafızasını çökertti. Şirketler, pandemiye göre yapılanmak zorunda kaldı. Bu değişime ayak uyduranlar artık ayakta kalabilecek. Eskiden belirli miktarda stok bulundurma zorunluluğumuz vardı. Başa baş noktasını hesap ederek bulunduruyorduk. Şimdi artık lojistiği de hesaba katarak stok bulundurma durumu var bu da maliyeti artıracaktır. Ticaret bir sürü sorunla uğraşılıyor.

Pandemiden sonra ne gibi değişimler yaşanacak?  

(İrfan Erol)-Pandemiyle beraber birçok büyük şirket şunu gördü ki; artık büyük plazalarda, ofislerde herkesi toplayarak iş yapmak yerine evden de iş yapılabilir. Bir sürü şirket evden çalışma sistemine geçti. Bu hem ulaşım, hem yemek masrafı, hem personelin çay, kahve masrafı ve plazanın kirası gibi birçok şeyden şirketlerin tasarruf yapmasını sağladı. Bu sistem, daha da geliştirilecektir. Teknolojinin de ilerlemesiyle dünya buna yöneldi. İnternet üzerinden satışlar çok arttı. Herkes, dijital satış yöntemlerine yönelmeye başladı.

İthalattaki dengesizliğin ekonomideki dalgalanmalarla bağlantısı var mı?

(İrfan Erol)-Ekonomik olarak rahat bir ülke olmayınca, ticareti sağlamak adına ithalatı mümkün olduğunca kısıtlamaya gidiyorsunuz. Ama Türkiye’de maalesef hala daha ihracatımızın %70’i ithalata dayalı. Onun için orada dengeleri kaçırıyorlar tabii ki. Çok büyük yararı olduğuna inanmıyorum.

İzmir ticareti pandemiden nasıl etkilendi?

(İrfan Erol)-İzmir Ticaret Odası’nda 70’den fazla sektör var. Hepsi pandemiden farklı etkilendi, tüm sektörler olumsuz etkilendi diyebiliriz. Her şey eşgüdümlü gitti. Aynı süreç içerisinde birçok şeyi yaşadı iş dünyası. Dolar 8,5’e yükseldi, sonra 6,95’e indi, sonra tekrar 8’lere yükseldi. Herkes bir diken üstünde ekonomiye katkı koyamaya çalışıyor, gayret etmeye çalışıyor, firmasını devam ettirmeye çalışıyor. Çok büyük markalar bile yerlerini kapatıyorlar. Her sektör pandemiden fazlasıyla nasibini aldı ve devletten yeteri kadar destek göremedi. Devlet para verdiğini iddia ediyor. Evet bana para verdin ama bunu faiziyle verdin. Onun ödeme süresi geldi ama biz o dönemde çalışamadık ki. Şimdi onu ödemek için yeni bir kredi bulmamız lazım bu da iş dünyasını kredi sarmalına soktu.

Pandemi, 2022’nin sonuna kadar devam edecekmiş gibi gözüküyor. Sermaye çok ciddi şekilde el değiştirdi. Kimya sektörü hızlı bir şekilde üste çıktı. Değerli taşlar ve madenlerde inanılmaz rakamlara ulaşıldı. Çünkü belirli aktörler değerli madenleri ellerinde tutarak borsa oynadılar, satın almalar yaparak sürekli fiyatları yükselttiler ve bunun sonucunda da tabii ki ekonomiler bayağı zarar gördü. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler de bundan olumsuz etkileniyor.

Dünyada 2-3 bin dolarlar seviyesinden kişi başı gayri safi milli hasılası olan ülkeler bunu arttırmak için hemen inşaat sektörüne yöneldiler. Bu birçok sektörü etkileyen bir sektör olduğu için, evet bir seviyeye geldiler, tutunabildiler mi? Hayır, tutunamadılar. Biz de 10 bin dolarlara gelmiştik. Şimdi 8 bin dolarlardayız. Geriye doğru gidiyoruz. Eğer orada teknolojik bir atılım yapamazsanız tıkanır kalırsınız.

Türkiye’de ada bazında, parsel bazında yıkıp yenisini yapmalar başladı. Bu kentsel dönüşüm değil, kentsel dönüşümde belirli bir mahalleyi alırsınız, park alanı, okul, sosyal alan gibi ne gerekiyorsa orada bir planlama yapar, yenisini yaparsınız. Biz bir apartmanı yıkıp yenisini yapıyoruz. Bu kentsel dönüşüm değil. Kentsel yenileme denilebilir buna ancak.

Ekonomimizle ilgili bir öngörüde bulunmak gerekirse; çok güvenilir, sağlıklı, ayakları üstünde duran makro ekonomik dengeleri tutarak büyüyen bir ekonomimiz yok. Geçen sene dünyada bütün küçülmeler yaşanırken, çok gelişmiş ülkelerin sanayilerinde bile, Türkiye’nin büyüdüğü açıklandı. Bu da tüketime yönelik bir büyümeydi. Tüketime yönelik büyüme, o ülkenin büyüme rakamları arasında göze alınmaması gereken bir şeydir. Örneği, senede 1 milyon geliriniz var, 1 milyon da borç aldınız. 2 milyon dolara büyüdünüz mü? Borçlanarak büyüdünüz. Türkiye’de şu anda 500 milyar doların üstünde dış borç var. İçeriyi söyleyemiyoruz bile.

Amerika da borçlu, Almanya da borçlu ama borçlarının ortalama vadesi 21-22 yıl. Bizimkinin vadesi 1.5 yıl. Türkiye son borçlanmasını yüzde 13 ile yaptı. Dış borçlanmasını bizim ‘battı’ dediğimiz Yunanistan, Portekiz, İspanya %1 ile yaptı. Onların 13 yılda ödediği faizi, biz 1 yılda ödeyeceğiz.

Türkiye’nin bu borçlanma kapasitesi var mı? Evet, böyle bir ülkeye herkes borç verir zaten. Karşılığını, ipoteğini alıyor. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan bu yana ilk defa altın rezervini bozdurmuştur. Amerika’daki altınların bir kısmını İsviçre’ye getirmiştir, İsviçre’deki merkez bankası ve diğer özel bankalara yatırmışlardır ve ondan sonra onlar bozulmuştur. İç açıcı haberler değil bunlar. Cumhurbaşkanımız, 95 milyar dolarımız var diyor, kendisini yanlış yönlendiriyorlar, ona inanıyorum. Ama ekonominin ciddi bilanço okumasını bilenler ve merkez bankasında görev yapmış olan insanlar, ‘biz şu anda eksi 60 milyardayız diyor. Ben geleceğe iş dünyası olarak nasıl umutla bakayım?