(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)-İzmirli avukat Cansu Balcı, pandemi dönemindeki davalarda arabuluculuğun daha çok tercih edildiğini anlattı. İşte Cansu Balcı ile gerçekleştirdiğimiz sohbetten öne çıkan kısımlar…  

Pandemiden nasıl etkilendiniz? 

(Cansu Balcı)-Zaten çok ağır işleyen yargı sistemi, pandemide daha da ağır işler hale geldi. Hakimlerin ve adliyedeki personelin arasında da pozitif vakalara sıklıkla rastlanmasından dolayı, adliyedeki işleyiş yavaşladı. İki duruşma arasındaki süreler oldukça açıldı. Dava aşamasına taşınan uyuşmazlıkların ve özellikle icra takiplerinin sayısında da artış yaşandı. Ancak borçluların büyük kısmını batık olarak tabir ettiğimiz firmalar oluşturduğu için, icra dosyalarında tahsilat oranlarında maalesef düşüş gözlemliyoruz. 

Diğer taraftan da arabuluculuk dosyalarındaki anlaşma oranlarında önceki dönemlere göre yükselme söz konusu. Çünkü insanlar için artık alacaklarını bir an önce alabilmek daha da önemli hale geldi. Pandemi öncesinde dahi 2-3 seneden önce karar aşamasına gelmeyen davalarda sürecin pandeminin de etkisiyle daha da uzayacağının öngörülmesi, uyuşmazlık yaşayan insanları arabuluculuğa yönlendirdi. Arabuluculuğun daha yaygın bir şekilde bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak benimsendiğini ve uzlaşma kültürünün yaygınlaştığını söylemek yanlış olmaz. Özellikle son 6 aydır arabulucu olarak görev aldığım dosyalarda yüzde 50’ye yakın bir oranda anlaşma sağlandığını gözlemledim. Bu daha önce hiç görmediğimiz bir orandı. 

Bunun haricinde faaliyetleri durma noktasına gelen çok şirket oldu ve şirketlerin çok temkinli ilerledikleri bir sürece şahit olduk. Ancak pandeminin ilk dönemindeki karmaşa ve şaşkınlık büyük ölçüde geçmiş durumda, özellikle şirketler yeni duruma adapte olabilmek adına büyük yol katetmiş vaziyetteler. Biz de hukukçular olarak adliyelerin kapalı olduğu aylarda ve takip eden dönemde adliyelerin çalışmaya başlaması ile yığılma yaşanan dosyalar nedeniyle  zorlu bir süreçten geçtik. 

Arabuluculuk Türkiye’de nasıl ilerliyor? 

(Cansu Balcı)-Türkiye’de arabuluculuğun yaygınlaşması bazı davalar bakımından dava şartı niteliğindeki zorunlu arabuluculuk uygulamasının yasalaşması ile oldu. Aslında 2012 senesinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun yayımlanması ile arabuluculuk kurumu hukuk sistemimize girmişti. Ancak bazı uyuşmazlık türlerinde dava öncesi arabuluculuğa başvurulması zorunlu hale getirilinceye dek, Türkiye arabuluculuğu çok benimseyemedi. 

Arabuluculuk, ilk olarak iş hukuku uyuşmazlıklarında dava şartı haline getirildi. İş hukukundan kaynaklı davalarda, yasal düzenlemeyle dava açılmadan önce arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesi ile insanlar yavaş yavaş arabuluculuğu tanımaya başladılar. İlk etapta herkes yabancı ve bu yüzden de mesafeliydi. Türk hukuk sisteminin içerisinde uyuşmazlığın tarafları da ve hatta hukukçular olarak bizler de hakimin uyuşmazlığı sona erdirmek üzere yukarıdan bir karar bildirmesine alışmış durumdaydık. Uyuşmazlık yaşayan taraflar olarak bir masanın etrafında oturup, arabulucunun yardımıyla uyuşmazlığa kendimizin bir çözüm bulması çok yeni bir kültürdü. İş hukukunu takiben ticari uyuşmazlıklarda, sonrasında tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurunun dava öncesinde zorunlu hale gelmesiyle, arabuluculuğun artık tanınmış ve yaygınlaşmış bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. 

Adalet Bakanlığı’nın aile hukukuna dayalı uyuşmazlıklarda da arabuluculuğun geliştirilmesine dair çalışmaları olduğu konuşuluyor. Artık arabulucular süreçte etkin rol oynamak, avukatlar da arabuluculukta etkili taraf vekilliğini yürütmek bakımından daha deneyimli. 

Arabuluculuk süreci taraflar hukuki pozisyonlarını ve risklerini doğru değerlendirip, uzlaşı kültürünü benimsediğinde sonuca daha hızlı ve etkin şekilde ulaşılması bakımından önemli bir araç. Yargılama sürecine nazaran daha hızlı ve daha az maliyetli şekilde ve sürecin gizli kalmasını sağlayarak çözüme ulaşılmasını sağlayabilmekte. Ayrıca tarafların kendi sorunlarının çözümü bizzat kendilerinin bulmasına üzerine kurulu olduğu için, tarafların aralarındaki ilişkiyi geleceğe taşımalarına da olanak sağlıyor. Türkiye’de adliyelerde dosya sayısının ve hakimlerin iş yükünün çok fazla olduğu da göz önüne alındığında, Türkiye için verimli bir uygulama olduğunu düşünüyorum. 

“Geç gelen adalet adalet değildir” sözünde de olduğu gibi, artık insanları bir davada lehe sonuç alacak olsalar bile, sonuca 4-5 sene sonra ulaşılması tatmin etmiyor. Adalet Bakanlığı da arabuluculuğu yaygınlaştırmak ve en iyi şekilde uygulanmasını sağlamak için yoğun çalışmaları var. 

BALCI HUKUK HAKKINDA

(Cansu Balcı)- 2012 senesinden beri avukatlık, yaklaşık 1.5 seneden beri de Adalet Bakanlığı’nın arabuluculuk siciline kayıtlı olarak arabuluculuk yapıyorum. İş hukuku, ticaret hukuku, tüketici hukuku ve inşaat hukuku alanlarında uzman arabulucuk belgesine sahibim. Hukuk büromuzda da benim ve ortağımının öncülüğünde 5 kişilik bir ekip olarak hizmet veriyoruz. Şahıs müvekkillerimiz de bulunmakla birlikte ağırlıklı olarak şirketlerle, ticaret hukuku alanında çalışıyoruz.