1950’li yılların sonuna kadar, 1923’ten başlamak üzere İstanbul valileri aynı zamanda İstanbul belediye başkanı idi. Bu istisnai durum İstanbul’un yanı sıra Ankara için de geçerliydi. Diğer şehirlerde ise belediye başkanını halk doğrudan seçmiyordu. Seçilen belediye meclisi kendi içerisinden belediye başkanı seçiyordu. İlk kez 1963 seçimlerinde halkın doğrudan belediye başkanı seçmesi söz konusu oldu. Dolayısıyla ilk tek dereceli belediye başkanı seçimi 1963 yılında oldu. Bu, İstanbul için de geçerliydi.
1963 yerel seçimleri öncesinde CHP aday olarak eski valilerden Haşim İşcan’ı aday olarak belirledi. Kapatılan DP’nin mirasçısı olarak Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve AP vardı. YTP, aday olarak Menderes’in avukatı ve popüler bir isim Burhan Apaydın’ı belirledi. Apaydın’ın YTP tarafından aday gösterilmesi AP’lilerin tepkisini çekti. Kazanamayacak olduğu halde aday gösterilmesi AP’lilere CHP’nin adayının kazanmasına yol açacaktı. Çünkü CHP’liler kendi adayları dışında birine oy vermezdi ve Apaydın’ın adaylığı AP oylarını bölecekti. CKMP’nin (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) desteklediği bağımsız aday Mümtaz Tarhan da Apaydın gibi AP’lilerin benzer eleştirilerine hedef oldu. DP mirasçısı partilerin oylarındaki parçalanmaya rağmen 17 Kasım 1963 tarihinde yapılan yerel seçimlerde yine de AP adayı Nuri Eroğan birinci çıktı:
Parti Aday Oy miktarı %
AP Nuri Eroğan 128.828 %40,43
CHP Haşim İşcan 112.686 %35,37
BAĞIMSIZ M. Mümtaz Tarhan 36.216 %11,37
MP Sadık Aldoğan 16.090 %5,05
YTP Burhan Apaydın 9.766 %3,06
TİP Orhan Arsal 6.305 %1,98
Seçim sonuçları AP’nin lehineydi. Ancak CHP, Seçim Kanunu’nun 17. maddesinde "İktisadi Devlet Teşekkülü ve Devlet Ortaklıklarında memur ve hizmetlilerin seçimlerde aday olabilmeleri için, seçimin yapılmasına karar verilmesinden sonra 7 gün içinde istifa etmeleri gerekir" hükmünü gerekçe göstererek seçim sonuçlarına itiraz etti. Çünkü seçimleri kazanan Denizcilik Bankası Hukuk Müşaviri Nuri Eroğan'ın kanuna göre 21 Eylülde istifa etmesi gerekmekteydi. Oysa Eroğan görevini seçimin yapılmasındaki sonraki güne (18 Kasım) sürdürmüştü. Bunu saptayan CHP İstanbul il yöneticileri de buna itiraz etmişti. Bunun üzerine İl Seçim Kurulu Eroğan'ın başkanlığını iptal etti ve Eroğan’dan sonra en çok oyu alan CHP adayı Haşim İşcan kazanmış sayıldı. Bu karara AP itiraz etse de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) itirazı reddetti ve İşcan’ın başkanlığı onaylandı. Yapılan bir usul hatası AP’ye seçim kaybettirirken yapılan hatayı tespit edip itiraz eden CHP’ye de başkanlığı kazandırmış oldu. Aslında CHP il yöneticilerinden Tarhan Erdem (sonraki yıllarda CHP Genel Sekreteri) Eroğan’ın adaylığındaki sorunu seçimlerden önce fark etmişti. Ancak CHP’liler itiraz için seçim sonunu beklemişlerdi. Çünkü seçimlerden önce itiraz etseler AP’nin başka bir aday çıkarması ya da desteklemesi durumunda seçimin kaybedilebileceği ihtimali vardı. Bu nedenle AP’nin kazanması halinde itiraz edip, Eroğan’ın belediye başkanlığını düşürmek CHP’liler açısından daha faydalı bir durumdu.
AP adayı ve seçimi kazanan Eroğan hukukçu olmasına rağmen başvuru koşullarını yerine getirirken vaktinde istifa etmemek gibi bir hukuki hata yapması dikkat çekicidir. Aslında Eroğan’ın başına gelebileceklerle ilgili olarak önceden farkına varmasını gerektiren bir başka olay da yaşanmıştı. CKMP’nin ilk desteklediği bağımsız aday Kadri İlkay’dı. İlkay, belediye başkan yardımcılığından yasaların öngördüğü sürede istifa etmediği için adaylıktan çekilmek zorunda kalmıştı. Muhtemelen AP’liler, Eroğan’ı devlet memuru olarak görmemekteydi. Halbuki Eroğan da 1949 tarihli Emekli Sandığı Kanunu’na göre, Emekli Sandığına mensuptu. Dolayısıyla Eroğan devlet memuru statüsündeydi. Vaktinde istifa etmemek Eroğan ve AP’nin pahalı bir bedel ödemesine yol açtı. AP, 1968 yerel seçimlerinde de hukuki hata yaptı. Bunun neticesinde yine CHP’nin itirazıyla bu kez belediye meclisi ve il genel meclisi seçimlerinde AP’nin kazandıkları iptal edilerek, bu meclis üyelikleri diğer partiler arasında aldıkları oy oranına göre dağıtıldı.
İşcan’ın ardından AP’den Fahri Atabey 1968’de belediye başkanı oldu. Ancak yukarıda belirttiğim üzere yapılan hata ile belediye meclisinde yalnız kalmıştı. CHP’nin daha sonra güçlü bir şekilde İstanbul’da belediye başkanlığını 1973’te Ahmet İsvan ve 1977’de Aytekin Kotil ile mümkün olabildi. O dönemi Türkiye’de sosyal demokrat belediyecilik dönemi olarak tanımlamak mümkündür. Son seçimlerde CHP’nin kazandığı belediyeler kadar belediye o zaman kazanılmıştı. O tarihten bugüne kadar CHP’nin –SHP’nin 1989 zaferini saymazsak!- tekrar belediye seçimlerinde başarılı olabilmesi için neredeyse 50 yıl geçmesi gerekecekti.
Kaynak:
https://www.istdergi.com/guncel/turkiyenin-yerel-secim-tarihinden-kesitler