Ekmek, kelime ve anlam olarak tüm toplumlar için büyük öneme sahiptir. Ekmek kelimesine birçok anlam yükleriz. Güzel Türkçemizde o kadar güzel deyimler vardır ki, her biri başka düşünceleri anlatmak için kullanılır. İlk çırpıda akla gelenler, "ekmek aslanın ağzında, ekmek çarpsın, ekmek elden su gölden, ekmeğine göz koymak, ekmeğine yağ sürmek, ekmeğini kazanmak, ekmeğini taştan çıkarmak, birinin ekmeğini yemek, ekmeği ile oynamak, ekmek düşmanı, ekmek kapısı, ekmek parası" şeklinde uzayan bir liste vardır. "Ekmeğini kazanmak" ifadesi, kullanılan en yaygın deyim olarak karşımıza çıkar. Tarih boyunca ekmeğin kutsallığı, aslında anlam olarak çok şey ifade etmesinden kaynaklanır. Yerdeki "ekmeği öperek kaldırmak" bir Sümer kültürü olduğunu çoğu kimse bilmez. Biz genelde dinsel bir öğe olarak hayatımıza alsak da yerdeki ekmeği alıp öperek yüksek yere bırakmanın tarihi M.Ö. 4000 yıllara kadar dayanır. Olay aslında buğdayın kutsallığından başlar. Buğday tanesi kırıntısına basmak bile Sümer inancına göre büyük günahtır. Mezopotamya'dan gelen bu kültür Türkler tarafından yaşatılmış ve bugünlere kadar gelmiştir. Ekmek bizde sevgiyi anlatır. En önemlisi de paylaşma ve dayanışmayı. Ekmek, paylaşma üzerinden kurulan dostlukları, yaşanan ilişkileri anlatmak için en iyi araçtır. Ekmek paylaşmanın bereket olarak kabul edildiği toplumumuzda yardım ve yardımlaşmayı ekmek üzerinden tamamlarız. Bu durum Ramazan aylarında final yapar.
EKMEĞİN TADINI BİLİRSENİZ PAYLAŞMAK EKMEKTEN GÜZELDİR!
Nazım Hikmet ile birlikte Türk Dili'ni şiirlerine nakış gibi işleyen Necip Fazıl Kısakürek'in ekmekle ilgili şiirinden akıllarda kalan bir dizesi vardır: "Ekmeğin tadını bilirseniz, ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir" sözü her şeyi ifade etmiyor mu? Sırf bu nedenlerle "Askıda Ekmek" uygulamasını çok yerinde bulurum. Askıda ekmek dağıtımı yapan fırınlarda oluşan kuyruklar aslında bu tür işlerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Herkes gücü oranında bu yerlere gerekli katkıyı yapmalı. Kişi bir ekmeğe sahipse yarısını paylaşabilmeli. Bereket dediğimiz olgu da buradan doğmuyor mu? Bunu ister inanç gereği yapın isterse kültürel bir karakter gereği. Ama mutlaka yapın. Sadece Ramazan aylarında değil, senenin tüm aylarında bu durumu kişisel bir özellik olarak benimsemeliyiz.
Son cümle: "Gönül kapısını açmanın en güzel anahtarı ekmektir. Ekmeğimizi sevgiyle paylaşmaya devam edelim."