Hafta sonu Göztepe-Altay maçında çıkan olaylar ülke gündeminin en çok konuşulan konusu oldu. Birçok konuda öncü olan İzmir'e bu görüntüler yakışmadı. Yaşanan olayların nedeni her ne olursa olsun savunulacak bir tarafı yok. Bunun adı açık açık holiganizme giden yoldur. Göztepe-Karşıyaka maçlarında yaşadığımız olaylardan sonra İzmir'de uzun zamandır bu tür olaylarla karşılaşmıyorduk. İzmir'de en son futbol şiddetini Ağustos 2003'te Alsancak Stadı'nda yaşamıştık. TSYD Ege Dostluk Kupası maçında Karşıyakalı bir taraftar bıçaklanarak hayatını kaybetmişti. Takımların farklı liglerde oynaması bu gerginliği bize unutturmuştu. Geçen pazar Gürsel Aksel Stadı'nda yaşanan olaylar üstünde uzun uzun düşünülmesi ve analiz edilmesi gereken bir konudur. Altay tribünlerinden karşı tarafa atılan fişekle Göztepeli taraftarlar yaralandı. Yaralılar ambulanslara bindirilirken bir başka taraftar sahaya girerek Altay kalecisi Ozan Evrim Erinç'i korner direği ile kafasına vurarak yaraladı. Alınan önlemler olayların daha da büyümesini engelledi. Futbolda şiddetin sosyal ve psikolojik birçok nedeni var. Sadece ortaya çıkan fotoğraf üzerinden değerlendirme yapmak sorunun kökünü görmemize engel olur. Kabul edelim ki, bizde tribün kültürü yok.
SORUN TOPLUMSAL GELİŞMEMİŞLİK!
Toplumsal gelişimini tamamlayamamış ülkelerde şiddet, her alanda kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Sosyal medya da bu şiddeti büyük ölçüde körüklüyor. Yüz yüze söylenemeyecek sözler sanal dünyada çok rahat yazılıp çiziliyor. Bu durum önüne geçilemeyecek olayların yaşanmasına neden oluyor. Futbolu seven ve maçları takip eden bir kadın tanıdığım durumu şöyle özetliyor: "Bir kadın olarak tribünde eşlik edebileceğim hiçbir tezahürat yok. Yenme ve yenilmeyi cinsel birleşme üzerinden kurmadan yapamıyoruz. Tüm küfürler kadınlar üzerinden yapılıyor. Hatta sevinçler bile cinsel birleşme üzerinden atıf yapılarak yaşanıyor".
Son cümle: "Futbolda yaşanan şiddet aile içinde yaşanan şiddetin finalidir. Her yaşta eğitimin önemi tekrar tekrar ön plana alınmalı..."