Bolu Kartalkaya'da geçen hafta yaşadığımız acı yangın olayı tüm ülkenin kalbini yaktı. Ölümden pay alan hanelerde yıkım vardı. 78 canımızı 12 katlı bir ahşap otelin içinde yangın ve dumanlar içinde kaybettik. Yaşanan kazalar ve kazaların getirdiği toplu ölümler ülkemizde döngüsel olarak devam ediyor. Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın deyimiyle bu kazalar ve ölümler sıradanlaştı. Maden kazaları, tren kazaları, sel ve doğal afetlerde yaşanan ölüm olaylarından sonra hesap veren makamların olmaması ve cezasız kalması kamuoyu vicdanında büyük yara açtı, açıyor. Yetki ve sorumluluk konusunda devlet kurumları topu birbirlerine atıyor. 78 canın neden öldüğünü kimse tartışmıyor ve hesabını sormuyor. Oteller bölgesinde itfaiye teşkilatı yok. Bölge belediyeye mi, bakanlığa mı bağlı, günlerdir bu tartışılıyor. Ve bu tartışmalar çok üzücü bir şekilde yapılıyor. Ama kazalarda yaşanan ölümler döngüsel olarak devam ediyor. Niçin bizim ülkemizde bu kadar kaza oluyor ve niçin bu kazalarda başka ülkelerden daha çok insan ölüyor? Bu sorunun cevabını bulduğumuzda sanırım toplum olarak bu sorunu çözme yolunda büyük yol almış olacağız.

BİR İŞÇİNİN ÖLME OLASILIĞI AVRUPA'YA GÖRE 5 KAT FAZLA!
ABD California'da yangınlar bir şehri kasıp kavurdu, toplam 28 can kaybı verdiler. Şehirde 7 bin 400 bina yandı. Bizde 12 katlı bir otelde çıkan yangın 78 canımızı aldı. Doğal olarak kamuoyu neden bu kadar çok ölüyoruz sorusunu soruyor. Aslında cevabını herkes biliyor. Ülkenin en büyük ihtiyacı liyakat. Liyakat yoksa olması gerektiği gibi denetim de olmuyor. Sonrası büyük sorunlar zincirleme geliyor. Türkiye'de çalışan her 100 kişiden iş kazalarında ölen işçi sayısı ortalama 9. Avrupa ülkelerinde bu oran 100'e 1,76. Yani Türkiye'de bir işçi, Avrupa'da bir işçiye göre 5 kat daha ölüme daha yakın. Şu gerçekliği herkesin görmesi gerekiyor. Ülkede yaşanan yangınlar, maden faciaları, tren kazalarını kader kavramıyla açıklamak, yeni yaşanacak facialara davetiye çıkartmaktan başka bir işe yaramıyor.

Son cümle: "Kazalar ve ölümler bitsin istiyorsak kuralları işe göre değil, işi kurallarına göre yapmak şart. Liyakat ve denetim olmazsa olmaz."