Güzellikler sona eriyor

Buzların erimesi, suyun buharlaşması gibi

Yaşam sahnesinde düşler ve masallar bitiyor

Perde çoktan inmiş

Sahne terk edilmiş

Elektrik ve elektronik egemenliği

Çarpmış, sersemletmiş herkesi

Ekranlara bakıp hipnoz olmuş bedenler

Çevresini dahi göremiyor

Yalandan tutkulara inananlar

Sarhoşluk içinde

Sevgi ve saygının yok oluşunda kayboluyor

Tekno müziklerin anlamsız melodileri arasında

Klasik müziğin notaları son buluyor

İyilik  ve merhamet yok gibi

Ya da böyle davranmak istiyor birileri

Sahte gülüşlerin gölgesinde

Mutluluk gözyaşları dinmiyor!

Bir yapay zekâ varmış, bir de gerçek zekâ

Yarışmayı kim kazanacak, belli değil

Yapay duygular ve gerçek duygular nerede acaba?

Her şeyin yapaylığı içinde

Doğal kalmaksa bir başka tuhaflık!

Anılardaki karelerin renkleri soluyor

Artık gri olmuş, siyah ve beyaz bile yok!

Bir yanlış anlama değil bu, gerçek

Güzellikler çağı sona yaklaşıyor

Boşuna anı biriktirmeyin, gerçek olanı bulana kadar

Sabahların sadeliği, akşamların hüznü

Birbiri içinde bir sarmal bu

Zenginliğin hükmü kalmamış

Paranın egemenliği yoksulluğu eritmiş

Yazan, çizen kalmamış; söylenenler birbirinin aynısı

Aynısı olanlar farklı olanları fark edememiş

Hatırda kalan bir soru var; acaba düzelecek mi?

Her şey yine eskisi gibi olacak mı diye.

Bu beklentinin gerçek olması sizce mümkün mü?

Bu bozulma ve çürüme, sizce yeniden canlanır mı?

Belki de olabilir, ancak olması gereken olursa,

Yani etik ve ahlâki sistemler benimsenirse

Yeniden bir filizlenme görülürse

Bir ümit tabii ki bu

Beklemekten başka çare yok

Bekleyip görmekten başka çıkış yok

Bekleme çağı başlıyor artık

Sabırla bekleme çağı bunun adı