Yaşam üzerine sayısız kitap ve düşünce üretilmiştir tarih boyunca. Çoğumuz hayatı bilimsel ve matematik kurallar üzerinden yaşamayız. Böyle yaşamak istesek bile bunun sürdürebilir olmadığını karşımıza çıkan zorluklarla test eder anlarız. Durumu ve pozisyonu ne olursa olsun bireyler kendi felsefe, sosyoloji ve psikolojileri üzerinden hayata bir pencere açar. Bazen sevinçli, bazen hüzünlü. Doğumdan ölüme hayat böyle bir şey değil mi zaten? Hayat herkese ayrı güzellikle sunar. Hayatı anlamlı kılan asıl bu güzellikleri görüp, anlam verip değer sunmaktır. Kısacası hayatın güzelliklerine karşı kör olmamak gerekir. Yazar Antonie de Saint-Exupery'nin ünlü kitabı Küçük Prens'te dediği gibi, "Gözler kördür, insan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir". Hayata ve hayatın bize sunduklarına yüreğimizle bakabilirsek yaşantımızı daha anlamlı kılarız. Bazen geri çekilip düşünmeliyiz. Kime nasıl haksızlık ediyorum sorusunu sormalıyız kendimize. Çoğu zaman en yakınlarımıza haksızlık ederiz. En sevdiklerimiz en çok üzdüklerimiz olur. Gönül gözüyle bir muhasebe yapsak yakın çevremiz için. Çünkü onlar değil midir bize hayatı anlamlı kılan ve hatta hayatta kalmamızı sağlayan. 

SADECE SEVMEYE BAŞLA!
Hayatta kendine 5 kelime seç ve onlarla yaşa denseydi sanırım benim ilk 5'in içinde kesinlikle sevgi olurdu. Sevgi hayatın anahtarı. Sevginin açamayacağı kapı yok gibidir. Sevin kardeşim. Hem de karşılık beklemeden. Önce canlı ne varsa. Özellikle can dost hayvanları. Arkasında size anlam katan özel eşyalarınızı. Hem sevin onları, hem de koruyun. Hintli düşünür Osho şöyle der: "Sadece sevmeye başla. Yavaş yavaş... Çok daha fazla sevginin daha çok geri döneceğini göreceksin". Hayatta neye sahip olduğunuzun çoğu zaman bir önemi yoktur. Asıl mutluluğu yaratan, neyin keyfine varabildiğinizdir. Yaşam içinde bazı şeyleri kafaya takmamak gerekiyor. Güzellikler sürekli ve kalıcı değildir. Ama şunu çok rahat yapabiliriz. Var olan içinde yaşadığımız gerçekler içerisinde sevgi ile yolumuza devam edebiliriz. Kaybettiklerimizden kazanç elde etmenin yollarını öğrenmemiz bize yeni ufuklar açacaktır. 

Son cümle: "Boş geçen bir zaman yoktur. Boşa harcanmış bir zaman vardır. Sevin kardeşim. Karşılık beklemeden..."