Geçen hafta yazdığım YERİ GELDİ başlıklı yazımda, dikkat çektiğim doktor davranışlarındaki sert, azarlayıcı tavırlar konusuna, bir doktor beyden yanıt geldi. Dr. Oktay Demiralp’in yazısını aktarıyorum:
Sn Remide Arsan doktorlar ve şiddet konusuyla ilgili yazınızı okudum. Ben 42 yıl meslek yaşamını sürdürdükten sonra 2 yıl önce emekliye ayrıldım. Çocuk Hekimi’yim.
Yazınızın her cümlesinin altına imzamı atarım.
Sizin değindiğiniz, doktorların bir kısmının kendilerini üstün ayrıcalıklı gördüğü görüşünüze de katılıyorum .
Ancak şunu da belirteyim ülkemizde sadece hastanelerde değil , özellikle diğer devlet kurumlarında da memurlar genellikle vatandaşa sert davranış ve tutumda oluyorlar. Örneğin tapu, PTT vs vs. . Ancak sağlık konusunda, da vatandaşlar daha hassas olduklarından şiddet daha fazla oluyor.
Çok sayıda doktorun bulunduğu sosyal platformlarda zaman zaman konuşmaları , tartışmaları izledikçe , okudukça şaşırıyorum, üzülüyorum.
Doktor meslektaşlarım, hasta ve hasta yakınlarından başka bir dünyanın insanları gibi bahsediyorlar. Kendilerinin, ebeveynlerinin, kardeşlerinin, dostlarının da hasta olup doktora başvuracağını/ başvurduğunu hiç düşünmüyorlar.
Doktora şiddet olaylarının % 80’inin doktor konuşma, üslup , hareket tarzıyla ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Ben biraz daha ileri gidip bu oranı % 90’a çıkaracağım.
Meslek hayatımın yaklaşık 30 yılını ülkemizin doğusunda Ağrı’da geçirdim. Mecburi hizmet ile gönderilip ( 28 yaşındaydım), bir hafta kalıp askere gitmeyi hedeflediğim bu şehirde 30 yıl doktorluk yaptım.
İlk bir iki yılda tartışmalar yaşadım. Hatta yumruk yedim, yumruk attım. Ancak yaşadığım olaylardan ders çıkardım, kendi payıma düşen hatamı anladım.
Üslubuma dikkat edersem, ağzımdan çıkan sözcükleri seçersem bu tartışmaların olmayacağını farkettim.,.
Ondan sonra şehirle bütünleştim. Halkın tüm hastaları konusunda danıştığı, güvendiği isim oldum. Tüm halkla sevgi bağım oluştu. Saygınlık kazandım.
Göz teması kurdum.
Güldüm, şakalaştım.
Daha sonraki yıllarda on binlerce hasta baktım, insanlarla muhatap oldum.
Yüzlerce insan benim adımı yenidoğan çocuklarına verdi. Hastalarımdan ölenler oldu . Ailesiyle el sıkışarak ayrıldım. Hiç şiddet yaşamadım.
Bu yaklaşım çok öfkeli, gergin insanları sakinleştirir. Sinirini alır. Saygı görmek istiyorsanız, saygı göstereceksiniz. Saygı, sevgi tek taraflı olmaz.
Ben genç meslektaşlarıma hastaya nezaketle yaklaşmalarını, onları iyi dinlemelerini, muhakkak fizik muayene yapmalarını, empati yapmalarını, karşısındaki hastanın kendi anne, baba çocuğu , teyzesi olsa nasıl davranacaklarsa, öyle davranmaları konusunda öğütlüyorum.
Ayrıca doktorların ve tüm sağlık çalışanlarının iletişim konusunda eğitim almaları gerektiği konusunda da çok haklısınız. Ben bunun sadece sağlıkçılar değil , tüm devlet memurlarının göreve başlamadan önce bu konuda eğitilmeleri gerektiğini düşünüyorum…