Yeni yılda yeni kararlar alınır, yeni dilekler tutulur ve çoğu zaman da bir hedef belirlenir. Sözler tutulmasa, istekler gerçekleşmese de, sonuçta hevesli bir adımdır. İyi bir şeydir. Her zaman sevdiğim sözdür:
‘’Yolculuklar bir adımla başlar.’’
Bu sene kendime rol model olarak Ajda Pekkan’ı seçtim.
Hemen ‘’Ne alaka’ demeyin. Aklınıza estetikler, botoxlar, ameliyatlar gelmesin.
Benim o taraklarda bezim yok. Hatta son zamanlarda abartılmış olanlara, şişirilmiş suratlara tahammülüm dahi yok.
Benim örnek almak istediğim yönü farklı.
Bilmem bilir misiniz, Ajda, bir çok psikolog ve yasam koçu tarafından ‘’ Yaşam Sanatkarı, ’Hayat Uzmanı’’ olarak ilan edilmiş bir kişidir. Bu sözün altında kılık kıyafet, sahne parıltısı ve süsü püsü yatmaz.
Burada sözü edilen, onun hayatında hiçbir şeyden vazgeçmeyecek, ne olursa olsun, kendisini bırakmayacak bir yaşantı kurgulamış olmasıdır. Sürekli kendini yeniler ve toplumdaki her türlü ‘’genç ve yeni’’ olana ayak uydurur. Bu sadece moda anlamında da değildir.
‘’Benim ruhum genç! ‘’Bir çok kişinin dilinde olan bu sözcük, ne var ki, bir çok kişinin yaşantısının bir parçası olamıyor. Çünkü yaş aldıkça, bir çok hevesler kaybolduğu gibi, o hevesleri tetikleyen gayretler de yavaşlıyor.
Eskiden olduğu gibi, seyahat insanı heyecanlandırmıyor. Zaman zaman, uzun ve zorunlu yolculuklar insanın gözünde büyümeye başlıyor.
Bazı şeyleri öğrenmek için geç olduğu düşünülüyor. ‘’Bir başlayım da, gittiği yere kadar ‘’ diyebilenler azalıyor.
İnsan yaş aldıkça, ilgilendiği konu sayısı daralıyor. Erkekler yoğun olarak haberler ve maçlara, kadınlar da, yaşanmış hikayelerle, yavan dizi filmlere kilitleniyor. Kültür etkinlikleri merakı üşengeçliğe kurban gidiyor. Evde oturmak keyfiyeti ağır basıyor.
Etrafta bir çok süklüm püklüm giyinmiş, ev kıyafeti ile alışverişe çıkmış, saçının boyası iki parmak olmuş insan görüyorum. Sebebi sadece para değil tabii ki. Eksik olan…Yaşama bağlılık. Hayat sahnesinde bir yerlerde iyi bir rol almaya /en azından/ çabalamak…Her daim seyirci karşısındaymış gibi görüntülenmek. Kolay bir şey değil kısacası…Çok emek ister.
Bu yılbaşı hazırlığı için, kendim de dahil bir çok hevessiz kişi gözlemledim. Sadece yalnız yaşayanlar değil, kalabalık aileler içinde de üşengeçler çoktu. Kimse evini süslemeye, sofralar donatmaya, ışıklı geceler hazırlamaya meyyal değildi.
Sadece yaşla ilgili değil. Ülkenin içinde bulunduğu olumsuz şartlar altında, adaletsiz, hukuksuz, çaresiz günler içinde yaşarken ve beterlerinin arifesinde olduğumuz bilinirken, gülüp eğlenebilmek ne kadar zor.
Ama… İşte asıl o zaman yaşama sevincinin devreye girmesi gerekiyor ya!
İçimizdeki çocuğu seviyoruz ama onun beslenmesi gerekiyor.
Yeni yılda yeni umutlarımız olsun!