27 Mayıs sonrasında TSK içerisinde cunta örgütlenmeleri devam etmekteydi. Dönemin başbakanı İsmet İnönü, darbe hazırlıklarının farkındaydı. Bu kapsamda darbecilerin lideri olan Talat Aydemir’in komutanı olduğu Harp Okulu’nu ziyaret etti (5 Şubat). İnönü, darbecilere girişimlerinin farkında olduğunu, onlarla mücadele edeceğini ve onlardan çekinmediğini, demokratik rejim için mücadele edeceğini göstermekteydi .
İnönü, hükümet ve Genelkurmay başkanlığı, darbe yapacak olanları pasif görevlere atamak isterken, 22-23 Şubat gecesi Aydemir ve ekibi darbe girişiminde bulundu. 22 Şubat akşam saatlerinde başlayan darbe girişimi, 23 Şubat sabahı bastırıldı. Darbe girişimi, 23 Şubat tarihli gazetelere şöyle yansıdı:
- Hareket bastırıldı.
- Başkumandan Cevdet Sunay’ın bildirisinden sonra harekata girişenler hükümete bağlı kuvvetlere katıldılar.
- Hareketi idare eden Harp ve Tank Okulu kumandanları ile subaylar nezarete alındı. İzinli sayılan öğrenciler silahtan tecrit edilerek Ankara’yı terke davet edildiler.
- Harekete girişenler, Başbakan radyoda konuşurken yayını kestiler.
- Harekete geçenler, Meclis’in feshini ve Harp Okulu komutanı Aydemir’in görevinde bırakılmasını istiyorlardı .
İnönü, darbecilerin kan dökmeden teslim olmaları karşılığında sadece emekliye sevk edilecekleri ve yargılanmayacakları sözünü verdi. Darbenin başarıya ulaşamayacağını gören Aydemir ve ekibi teslim oldu .
İnönü, darbeye karşı karargah olarak kullandığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan çıkarken gazetecilere verdiği demeçte, “Dün bu saatlerde dostun ve düşmanın küçümseyerek baktığı bir Türkiye vardı. Bugün dost ve düşmana karşı, engin bir gururla, göğsü kabarmış dev bir Türkiye vardır. İşte iki cümle ile durumun izahı” dedi. Daha sonra Meclis’e gelen İnönü’yü milletvekilleri –darbe girişimini önlediği için- ayakta alkışladılar .
22 Şubat olaylarının ardından radyoda halka hitap eden İnönü, “Şahsi tahakküm sistemi kurmak daima halkın ve ordumuzun mukavemetiyle karşılaşacaktır” dedi . Burada İnönü’nün hedefinde doğrudan Aydemir vardı; ama, sözleri 27 Mayıs öncesine de göndermeler içermekteydi. Şubat ayı sonunda bütçe görüşmelerinin tamamlanması dolayısıyla Meclis’te konuşan İnönü, ülkenin sorunlarının çözüm yerinin Meclis olduğunu söyledi:
“Meclis görevini başaramazsa buhranlar önlenemeyecektir”.
22 Şubat sonrasında emekliliğe sevk edilen Aydemir, 20 Mayıs’ı 21 Mayıs’a bağlayan gece bir kez daha darbe girişiminde bulundu. Bu kez darbe girişimi daha hafif bir şekilde atlatıldı. Emekliliğe sevk edilen Aydemir’in ordu üzerindeki etkisi azalmış ve ordunun hükümete bağlılığı artmıştı. İktidarın çok da müdahalesine gerek kalmadan ordu, darbe girişimini kendi içerisinde etkisiz kılmayı başardı . İnönü, millete hitaben yayınladığı mesajında özellikle darbecileri destekleyen Harbiyelilere seslendi. Ordunun bütün kuvvetlerinin meşru hükümetin emrine girdiğini, ülkede asayişin sağlandığını ve hükümetin duruma egemen olduğunu söyledi. Harbiyelilere bir yıl yılda ikinci defadır bazı maceracıların peşine takıldıklarını, milletin bundan “esef ve hicap” duyduğunu belirtti ve şöyle devam etti:
“Memleketimizin içerde ve dışarıda bütün itibarına zarar veren gafil insanlar sizi sevk etmektedirler. Hareketinizin maddi ve manevi mesuliyetinin ne kadar ağır olduğunu bilecek yaşta ve tahsildesiniz. Derhal kışlalarınıza dönünüz, devlet kuvvetlerine teslim olunuz. Kan dökülmeden yerinize dönerseniz, hiç olmazsa babalarınızı ve ailelerinizi utançtan ve felaketten kurtarırsınız”.
İnönü, sözlerini şöyle tamamladı:
“Devlet kuvvetleri, bütün orduları ve bütün millet yenilmez kuvvetiyle isyanın karşısındadır” .
Darbe girişiminin başarısız olması üzerine kaçan Aydemir, daha sonra yakalandı. Ayrıca 20 emekli subay da ifadeleri alınmak için gözaltına alındı. Bunlar arasında 14’ler olarak bilinen eski MBK üyeleri de vardı. Olaylar sırasında 7 şehit verildi, 26 kişi de yaralandı . Aydemir ve arkadaşlarının yargılanmasına kısa bir süre sonra başlandı (7 Haziran). 21 Mayıs darbe girişiminde bulunanların yargılandığı ve Mamak Mahkemeleri diye bilinen dava, Eylül ayı başında sonuçlandı. İdama mahkum edilen Aydemir ve arkadaşlarının cezasını Ocak 1964’te Meclis onayladı.
Darbe girişiminde bulunanlar acaba Aydemir'in darbe girişimini hiç incelediler mi? Siyasi iradeyi ele geçiremezsen ve ordunun ana damarının desteğini sağlayamazsan darbe başarılı olmaz. Üstelik darbeye yol açan iç dinamikler (devalüasyonlu ekonomik kriz) ve dış dinamik (ABD+NATO onayı) olmazsa meşruiyet sağlamak da mümkün olmuyor.
Son olarak şunu söylemek isterim 1962 Şubat ayında Aydemir'i darbe kararına yönelten atama ve tasfiye kararıydı. Acaba bu darbe girişiminde bulunanlar da tasfiye ve pasifize edilme durumuyla mı karşı karşıya idiler?