İlk kazı çalışmalarına 2020 yılında başlanan ve 2022 yılından bu yana ise “Cumhurbaşkanı Kararlı” kazı olarak devam eden Sillyon Antik Kenti Kazı çalışmaları, antik kentin turizme kazandırılması için hızla devam ediyor.

Büyük İskender’in Anadolu’da ele geçiremediği birkaç kentten olan Antalya’nın Serik ilçesindeki kazı çalışmaları devam eden Sillyon Antik Kenti nekropolü, stadyumu, hamamı, akan Osmanlı Çeşmesi ve endemik bitki örtüsünün yanı sıra Selçuklu Dönemi’nde 13. yüzyılda inşa edilmiş ve günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış bölgenin en eski mescitlerin biri olan Kale Mescidi ile dikkat çekiyor. Son dönemlerde kentte yapılan kazı çalışmalarına dair bilgiler veren Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Taşkıran, “2020 yılından bu yana sürdürdüğümüz kazı çalışmaları, Pamukkale Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Belek Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yurt dışından gelen uzman arkeologlardan oluşan 40 kişilik bir ekipten oluşuyor. Tarihi 4 bin yıl öncesine dayanan Sillyon Antik Kenti’nin kazı çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettirmekteyiz. Sillyon bölgenin önemli antik kentlerinden biridir. Milattan önce 3 binlerden önce burada yerleşim izlerine rastlıyoruz ve bu kent Hitit kaynaklarında yer alan bir antik kent. Milattan önceden Osmanlı’nın son dönemlerine kadar aralıksız bir yerleşim örneği sergileyen kent modeline sahip olan Sillyon Antik Kenti; duvar yazıları, klasik dönem savunma sistemleri, Hellenistik kulesi, Roma stadyumu, Bizans kalesi ve Selçuklu mescidi ile birçok dönemin izlerini taşımaktadır” dedi.

“Kentin endemik ve jeolojik yapısıyla ilgili yürüttüğümüz çeşitli çalışmalar var”
Doç. Dr. Murat Taşkıran şunları aktardı: “Bölgenin turizm potansiyeline katkı sağlaması açısından, bu kenti hak ettiği yere konumlandırma noktasında çeşitli çalışmalara devam etmekteyiz. Bu noktada önemli bir yol kat ettiğimizi düşünüyoruz. İlk başlarda yüzey araştırmaları yaptık ve çeşitli bilimsel çalışmalar yürüttük. Yeni süreçte ise stadyumda, Roma hamamında ve nekropolde çalışmalar yapmaktayız. Kentin çevre düzenlemesi ve korunmasına yönelik çalışmalarımızı hızla yürütmekteyiz. Kentin endemik ve jeolojik yapısıyla ilgili yürüttüğümüz çeşitli çalışmalar var. Bu çalışmalarla Sillyon’u ve etrafından çeşitlenen kültürü anlamaya, tanıtmaya, belgelemeye ve bilim dünyasıyla paylaşmaya çalışıyoruz. Bölgenin en dikkat çeken ve en eski mescidlerinden olan yapı 13. yüzyılda Sillyon Antik Kenti’nde inşa edildiği bilinmektedir.”

“Büyük İskender’in kuşatıp alamadığı şehir Sillyon”
Doç. Dr. Taşkıran, “Bu yapının bütün detaylarla korunmuş olması, ayakta kalabilmiş olan dönemin en canlı örneği olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, kentin bulunduğu yer bir toplanma merkezi, ortak bir alan konumundadır. Özellikle tehlike esnasında insanların burada toplandığını ve sığınma kalesi konumunda olduğunu görüyoruz. Kent özellikle Hellenistik ve Bizans dönemlerinde ön plana çıkıyor. Kentin hiçbir ordu tarafından alınamadığını söylemek mümkün. Kentte güçlü bir savunma sistemi kurulduğu görülüyor. Büyük İskender’in bölgede alamadığı iki kent var. Biri Termesos diğeri ise Sillyon. Bu açıdan da Sillyon tarihte önemli bir yere sahip. Büyük İskender’in doğu seferi sırasında bölgeye gelerek kenti kuşattığını fakat birlikleri direnci kıramadığı için kenti almaktan vazgeçip yollarına devam ettikleri bilinmektedir” ifadelerini kullandı. (İHA)