Zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir 

Benim;

Beni parçalayan bir kaplan, ama kaplan

Benim.

Beni tüketen bir ateş, ama ateş benim.

Evren, ne yazık ki, gerçek;

Ben,ne yazık ki, Borges’im.(JorgeLuisBorges/Kum kitabı)

 

Japon balıkçılar yakın kıyılarda balık tutmakta zorluk çekince, daha uzaklara gitmeye başladılar. Fakat bu kez yakaladıkları balıklar kıyıya gelene kadar bozulup, kötü olmaya başlamış. Buna çare olarak su dolu tanklarla balıkları kıyıya canlı getirmeye karar vermişler. Ancak uzun deniz yolculuğu esnasında balıklar, rehavetten yine ölmeye başlamışlar. Balıkçılar bu kez de balık tanklarının içine bir tane köpekbalığı atmışlar. İnanılmaz bir yaşam mücadelesi vermeye başlayan balıklar kıyıya sağ salim ve taptaze olarak ulaşmışlar.

Hepimizin arzuları düşlerin yıkadığı bir yaşama benzer. Her mevsim bahar, her gün cumartesi, hep saat sabah on, hep denize ya da doğaya bakan bir manzara. Öte yandan bir de gerçekler var ki; her mevsim kış, her gün pazartesi, saat sabahın yedisi ve manzaramız şehrin betonları…

Ve bu sarmalda giderken sıradanlaşan bir yaşam, kendi kendini imha eden bir ömür. İnsan bu ölümlü hengamede yolunu bulmak için eline aldığı fırçayla, her mevsimi yeşile boyayıp, sonsuz bir yeşillik içinde ağır başlı dağlar resmetmek ister. Ancak, yorulur bazen, pes eder, vazgeçer. İşte tam bu zamanda balıklara can veren köpekbalığı misali, yaşamımıza giren dertler, dert verenler bizi iteler bir yandan. Hadi! Durma mücadele et, çaba göster, yaşamak için bir şeyler yap der gibi. Birden canlılığımıza tekrardan kavuşuruz, tekrar başlarız mücadeleye, kavgaya. Bunu da yaşamımıza giren köpekbalıklarına borçluyuz. Yaşa! Savaş ve yaşa! Diye itelerler bizi adeta. Savaşır ve yaşarız bizde.

Gerekli önlemler alındığı zaman köpekbalıklarıyla yüzmek insana unutulmaz bir deneyim katar.

Öyleyse;

Önleminizi alın,

Köpekbalıklarıyla yüzün,

Yaşayın,

Hayatta kalın,

Ve kendi köpekbalığınızı sevin,

Çünkü ona hayatınızı borçlusunuz…