POLİTİKA

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İlk Memurluk Belgeleri

Abone Ol

Demirel, Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’nin açılışında yaptığı konuşmada (2014) şunları söylemişti:

"Bizim yaptığımız en büyük hizmet İslamköy’den bir çocuk çıkıyor, okuyabiliyor. Ben diyorum ki, ’Vatandaşım sen nerelisin?’. ’Çemişgezek’in şu köyündenim.’ ’Senin köyünden, senin çocuğundan da çıkar okur ve mühendis olur. Onunla kalmaz milletvekili olur, bakan olur, başbakan olur, cumhurbaşkanı olur.’ Ben bunu gösteriyorum. Bu cumhuriyet herkese eşit fırsatlar tanır. İşte Demirel’e tanımış. Bir köylü çocuğu. ’Herkese fırsat tanınıyor bu fırsatları kullanın’ diyoruz. Bana açık olan her şey sizin çocuklarınıza da açık. Ben bunu söylemeye geldim size. Çocuklarınız ülkeniz hizmetinde rol alsınlar. Önleri açıktır, misali benim”.

Isparta'nın bir köyünden çıkan Demirel'in Cumhuriyetin yatılı okulunda okuyup sonrasında İTÜ’den mezun olup mühendis olması, devlet bürokrasinde tırmanıp önce Başbakan ve sonra da Cumhurbaşkanı olması, şüphesiz Cumhuriyetin başarısıydı. Sonraki süreçte siyaset yapma tarzında Demirel'in geçirdiği evrim ise kendi kişisel gelişiminin sonucuydu. O makama gelen herkesin oraya gelişini Cumhuriyete borçlu olduğunu kavramasını ve hem de bir devlet adamı ferasetine sahip olmasını diliyorum.

Kılıçdaroğlu da Demirel gibi köy kökenli; 1948’de Tunceli Nazımiye’de doğdu. Elazığ Ticaret Lisesi'nden 1967 yılında birincilikle mezun olan Kılıçdaroğlu, üniversite eğitimini Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin Ekonomi-Maliye Bölümünden (Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü) 1971 yılında mezun olarak tamamladı. 1971 yılında girdiği hesap uzman yardımcılığı sınavının ardından Maliye Bakanlığında göreve başladı.

Burada amacım Kılıçdaroğlu’nun bürokratik kariyerini anlatmak değil. Geçtiğimiz günlerde yapmakta olduğum bir araştırma dolayısıyla T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nde Kılıçdaroğlu’nun ilk memuriyet belgelerine rastladım.

1971’de başlayan bürokratik kariyerinin önemli dönüm noktası, 14 Kasım 1974 tarihinde atandığı hesap uzmanlığı. Yeterlilik sınavını geçerek ve terfi ederek, hesap uzmanlığına atandı. Üçlü kararname ile yapılan atanma kararının altında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Başbakan Bülent Ecevit ve Maliye Bakanı Deniz Baykal’ın imzası var. Kılıçdaroğlu’nun atanma kararının altında Korutürk, Ecevit ve Baykal’ın imzasının olması tarihin ilginç bir tesadüfü olsa gerek. Sonraki yıllarda da Ecevit ve Baykal’la çalışan Kılıçdaroğlu’nun memuriyet kariyerinin başlangıcındaki imzayı atan isimler yakın tarihin önemli devlet adamları…

Daha da ilginç olan ise, dönemin koalisyon hükümetinin CHP-MSP hükümeti olması. Başbakan Ecevit’in Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ülkeyi erken seçime götürerek tek başına iktidara gelme hayalleri gerçeklemeyecek. Ancak hükümetin görevinin bitmesine günler kala Kılıçdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu hesap uzmanlarının atanmasının altına imza atmışlar.

Aradan yıllar geçtikten sonra Ecevit ve Baykal’la bürokrasinin ve siyasetin üst basamaklarında birlikte çalışan Kılıçdaroğlu’nu hesap uzmanlığına atayan hükümetin CHP-MSP koalisyon hükümeti olması da ilginç bir rastlantı. Kılçadaroğlu o dönemde başarısız olan –ama Kıbrıs Barış Harekatını da yapabilen- koalisyon hükümetinin ortağı MSP’nin devamı niteliğindeki Saadet Partisi’yle (ve diğer küçük partilerle) yine bir birliktelik denemesi içerisinde. Bakalım bu kez başarılı olacaklar mı? Hem seçimi kazanma ve hem de seçim sonrası açısından…

14 Ekim 1971 tarihinde devlet bürokrasisine hesap uzman yardımcısı olarak giren ve 11 Kasım 1974 tarihinde kazandığı beşinci sınıf hesap uzmanlığına, 14 Kasım 1974 tarihinde Korutürk, Ecevit ve Baykal’ın imzasıyla atanan Kılıçdaroğlu’nun bürokrasideki hesap uzmanlığındaki başarısının siyasetteki hesap uzmanlığında tutup tutmayacağını önümüzdeki zaman dilimi içerisinde göreceğiz. Millet İttifakının oluşumundaki çabası ve 2019 yerel seçimlerinin kazanılmasındaki gayreti bu konuda olumlu bir hava yaratıyor.

Elbette kendisinden ve ortaklarından beklenen Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, Cumhuriyetin ve Atatürk’ün artık tartışma konusu olmaktan çıkarılması, demokrasi, çağdaşlık ve hukuk devleti noktasında Cumhuriyetin ilk yıllarında konulan hedeflerin gerçekleştirilmesi.