GÜNCEL

İKÇÜ Tıp Fakültesi'nde “Sağlık Hizmetlerinde Yapay Zekâ” paneli

Abone Ol

Moderatörlüğünü Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün ve Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz’in üstlendiği panel İKÇÜ Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlendi. Panelde, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Karacan ile Tıp Fakültesi Arş. Gör. Seçil Özçiftçi ise konuşmacı olarak yer aldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mustafa Tözün, Tıp Fakültesi’nde verilen İnsan ve Toplum Sağlığı dersi kapsamında düzenlenen panelin, derste anlatılan konuları pekiştirmek amacıyla düzenlendiğini söyleyerek panelistlere ve katılımcılara teşekkür etti. 

Yapay Zeka Aslında Şemsiye Bir Kavram

“Tıpta Yapay Zekâ Sistemlerinin Kullanımı ve Etik Konular” başlıklı sunum yapan Tıp Fakültesi Arş. Gör. Seçil Özçiftçi, konuşmasına tıp alanının dijitalleşme sürecinden ve yapay zeka kullanımında hangi aşamaya gelindiğinden bahsederek başladı. İnsan faktörünün olduğu her yerde ahlaki boyutun da devreye girdiğini söyleyen Arş. Gör. Özçiftçi, ahlaki tutumların yapay zekâ konusunda bir “fren” oluşturduğunu belirtti. Yapay zekânın tarihçesine de değindiği konuşmasında multidisipliner tıp kavramında “İnsanın yerine yeni bir şey konulabilir mi?” sorusundan yola çıkıldığını söyleyen Arş. Gör. Özçiftçi, “Her yeni teknolojiye yapay zekâ diyoruz, ancak yapay zekâ aslında bir şemsiye kavram. Şu an yürütülen aktif çalışmalar makine öğrenmesi ve derin öğrenme üzerinden ilerliyor. Yapay zekâ felsefesinin ilk ortaya çıkışı ise “Makineler düşünebilir mi?” sorusuyla oldu. Bir oyun aracılığıyla makinelerin öğrenme düzeyi ölçülmeye çalışıldı” dedi. Yapay zekâ robotların, filmlerde gördüğümüz gibi aşırı zeki modeller olmadığını, bu tür filmlerin tamamen kurgu olduğunu dile getiren Arş. Gör. Özçiftçi, ilerleyen yıllarda ‘800 bin insanın işsiz kalacağı’ veya ‘insanların önemsiz gördüğü işlerin yapay zekâya devredileceği’ şeklinde iki farklı öngörü bulunduğunu ifade etti. 

AB, Yapay Zekayı Dört Farklı Risk Grubuna Ayırıyor

Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Karacan ise, “Yapay Zeka: Etik ve Hukuksal Çerçeve” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Yapay zeka çalışmalarında şeffaflık kavramının öneminden söz eden Prof. Dr. Karacan, sürecin şeffaflık kavramı ekseninde yürütülmemesinin endişe oluşturduğunu belirtti. Prof. Dr. Karacan, “Yapay zeka çalışmalarında, hukukçuların özellikle çok dikkat ettiği kavramlar olan anlama, denetim ve itiraz edebilme konularının muğlak kalması kaygıyı getiriyor” dedi. Konunun, insan hakları boyutuna da değinen Prof. Dr. Karacan, yapay zekânın yasal bağlamının da “İnsan Hakları Beyannamesi” gibi evrensel düzenlemelerle, hukuksal çerçevede oluşturulması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Karacan, dünyanın “güvenilir yapay zekâ” beklentisini vurguladı ve şu anda bunun bir karşılığı olmadığını söyleyerek, “Yürürlükte ‘veri erişimi’, ‘veri yasası’ gibi düzenlemeler var, ancak resmî olarak kabul edilmiş, yürürlüğe girmiş bir yapay zekâ yasası bulunmuyor. Avrupa Birliği ise yapay zekanın temel insan haklarına uygun olması, yasalara uyması gibi olmazsa olmaz kriterleri baz alıyor. Geliştiricilere de belirli yükümlülükler getiriyor. Bunu yaparken de yöntem olarak; kabul edilmez risk, yüksek risk, kısıtlı risk ve sıfır risk şeklinde yapay zekâyı dört farklı risk grubuna ayırıyor. Gruplara göre sorumluluk ve yükümlülükler değişiyor. Kapsamın ne olacağı konusunda hâlâ karar verilemediği için de yasa yürürlüğe girmiyor” diye konuştu. 

Panel, dinleyicilerden gelen soruların cevaplanmasıyla sonlandı.