Bayramları toplum olarak hep farklı gördük, anlamlı kutladık. İster dini, ister milli bayram olsun bir kültür olarak bayramlar, bizler için hep özel olmuştur. Bayram günlerini özel kılan kendi içerdiği anlamın yanında, yılların getirdiği gelenek ve görenekleri yaşatması bakımından büyük önem taşır. Bayramlar, bir ve beraber olmanın yanında, ortak sevinç ve mutluluğun günleri olarak hayatımızda yer alır. Bayramları özel kılan aslında iki uca dokunan anlam içeriğidir. Çocuklar ve yaşlı büyüklerimiz. Belki farkında değilizdir ama bütün bayramlarda önce çocuklar mutlu edilir. Kıyafetler alınır, harçlıklar verilir. Sonrasında ailenin büyüklerine saygı sunulur. Dede-torunlar, babaanne, anneanne-torunlar kısacası kuşaklar en az senede iki bayram bir aile fotoğrafı çektirir. Bu günler aile büyükleri için o kadar önemlidir ki, her torun için sevilen yemekler ayrı ayrı yapılır. Harçlıklar, hediyeler günler öncesinden hazırlanır. Çekirdek ailede yaşanan bu bayram sabahı tam bir tören havasındadır. Ben o tabloyu gördüğümde yorumun hep şu olur. Bayram günleri çocuklarla yaşlıların ortaklaşa aynı yaş olduğu günlerdir. Çocuklar, büyük olgunlukla büyüklerine yaklaşır, yaşlı büyüklerimiz de yaş ve gönül olarak çocuklarımızın safına geçer. Bu görüntü tarif edilmez, hiçbir şeye değişilmez büyük bir değerdir.
BAYRAMLAR HEP NOSTALJİDİR!
Bayramlar, belli bir yaş sınırını geçmiş kişiler için hep bir nostaljidir. Kuşaklar boyu, eski bayramlara karşı bir özlem ve hasret vardır. Yapılan bir araştırmada "bayram denilince aklınıza ne geliyor?" sorusu yöneltiliyor. Çıkan sonuçlar şu şekilde: Yüzde 34 eski bayramlara özlem, yüzde 27 sıcak aile toplantıları, yüzde 20 sıkıcı aile toplantıları... Kalan yüzdeler de ise, bayram denilince tatil, alışveriş ve harçlık toplamak cevapları verilmiş. Ama verilen tüm cevaplarda bir birliktelik söz konusu.
Son cümle: "Bu bayram ülkemin bayramı olsun. Bu bayram adalet, demokrasi ve özgürlük habercisi olsun. Bu bayramda, hayat bayram olsun..."