Üniversitenin birinde bir profesör tahtaya büyükçe “1” yazıyor. Sora öğrencilerine dönüp,”Bakın…” diyor. “Bu, bir kişiliktir, karakterdir. Hayatta sahip olabileceğiniz en önemli ve en değerli şeydir.”
Sonra “1” sayısının sağ yanına bir “0” koyuyor. “İşte bu da başarıdır dostlar. Karakter bir iken onu on yapan şey de başarıdır.”
Arkasından bir “0” daha koyuyor ve öğrencilerine dönüp “100” sayısını göstererek “İşte bu da tecrübedir.” diyor.
Yüzün yayına da bir “0” koyarak bin sayısının “yetenek” olduğunu anlatıyor. Derken sıfırlar gittikçe çoğalıyor ve peş peşe disiplinden, vicdandan, hoşgörüden söz ediyor profesör. “Birin yanına sonsuz sayıda sıfır ekleyebilirsiniz bu sizin elinizde” diyor. “Bu tamamen sizin seçiminiz.”
Birin yanındaki sıfırların karakteri nasıl zenginleştirdiğinin altını çift çizgi ile çiziyor. Derken hiç beklenmedik bir şey yapıyor ve başladığı noktaya dönüp tahtaya yazdığı ilk sayıyı yani “1”i siliyor ve öğrencilerinin yüzlerine tek tek bakarak “Eğer karakteriniz yoksa aslında her şey sıfırdır.’’ diyor. “Kişiliği ve karakteri olmayanlar ne kadar yetenekli, bilgili olurlarsa olsunlar kocaman bir sıfır yığınına sahip olurlar.”
Hayatınızda her an deneyimlemekten büyük keyif alabileceğiniz muazzam bir öğretidir bu. Hayatınız boyunca öyle bilgili, üstün yetenekli, başarılı insanlar görürsünüz ki hiçbiri karakter sahibi değildir. Ama öyle sıradan insanlar tanırsınız üstün becerileri olmadığı halde sahip oldukları sağlam karakterleri ile kendilerine değer katarlar.
Bunun için “Başkalarından ibret al ki başkalarına ibret olmayasın” görüşünü bu günler de fazlasıyla benimsemeliyiz. Okumanın öğrenmenin ve araştırmanın yanı sıra tecrübe dolu insanları dinlemek de binlerce kitap okumak kadar değerlidir. Kitap okurken ne kadar özenli ve dikkatliyseniz, insan dinlerken de aynı özeni gösterin. Her deneyim, kitap kadar değerli bir rehberdir. Mevlana da der ya: “İnsanlar da kitaplar gibidir. Kapağına bakıp aldanmayın. Gerçek değerini okumaya başlayınca anlarsınız.”
Okumasını bilen için her insan, ayrı bir kitap. Nasıl ki bazı kitaplar öğreticiyken bazıları sıkıcı olabiliyor; bazı kitaplar ne kadar sürükleyiciyse bazıları bilgi yüklü olabiliyor. Nasıl ki kitap okudukça iyi kitap seçmeyi öğreniyorsak, insanları tanıdıkça, yaptıklarını izleyip gördükçe de kimi dinlemek gerektiğini, kimden uzak durmak gerektiğini öğreniyoruz.
Hazreti insan kardeşlerim! Görünüşe göre14 Mayıs'ta sandık önümüze geliyor. Bu muhteşem Anneler gününde, sandığa yanıma Annemi de alıp gideceğim. Unutmaman gereken tek şey: “Harun olmaya gelmişler idi ama Karun oldular.” Bu gerçeği özümseyerek oyumuzu kullanalım.
Işık ve sevgiyle kalın!