Sokaklara bırakılan bahçe atıklarının ve çöplerin kirlilik oluşturduğunu gördüğümde, ilgili birimleri telefonla aramayı 'Yurttaşlık' ve daha da önemlisi 'Bir insanlık görevi' olarak kabul ediyorum.
Okullarda bize 'Yurttaşlık Dersleri' verilirdi ve konu ile ilgili kitaplarımız vardı.
Şimdiki eğitim sisteminde faydalı bilgiler kazandıracak dersler ortadan kaldırıldığı için önemli bir kuşak toplum sorunlarına karşı ilgisiz, duyarsız ve tepkisiz hale geldi adeta.
Ulus olarak ve birey olarak nedense (muhtemelen genetik) yerel yönetimlere ve görevlilere yeri geldiğinde övgü ile yaklaşmak, yeri geldiğinde eleştirmek yerine gereksiz bazı kaçış özdeyişlerini yaşamımıza geçirmeyi çok seviyoruz.
'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!..'
'Sorunları gidermek bana mı kaldı?..'
'Onun işi bu yapacak!'
Bu duyarsızlığımıza karşın eğer bireysel bir sorunumuz söz konusuysa çoğu kez araştırmadan, dinlemeden yanlış olabilecek ön yargılarımızı kullanarak eleştiri yumağı oluşturmayı ise, doğrusu çok da güzel beceriyoruz.
Eğitimli eğitimsiz fark etmiyor.
Birtakım insanların çöp toplama sistemlerinin yanından geçerken bile elindekini oraya değil yere atabildiğine şahit olabiliyorsunuz.
Bir okul düşünün!
Kendi onarımından çıkan inşaat atıklarını özel bir taşıma ile kaldıracağına getirip sokaktaki çöp toplama sisteminin yanına 'Bu yerel yönetimin görevi değil' demeden sorumsuzca yığıyor.
Ve sonra da başlıyor en kolay çözüm olan haksız şikayet:
''Belediye çalışmıyor...''
Acaba bizler yurttaşlık görevimizi tam yapıyor muyuz?
Yerel yönetimle ilgili bir sorun gördüğümde ya da yaşadığımda;
Telefonla aradığım başta 'İletişim Birimindeki Görevliler' olmak üzere ilgili müdürlüklerde bulunanlar ellerinden gelebilen gayreti ve duyarlılığı gösteriyorlar.
Kendilerine ayrı ayrı kişisel teşekkürlerimi sunmak isterim.
Sağlıklar ve başarılar diliyorum.
Sevgi ve güzelliklerle kalsınlar.