ŞAKİR PAŞA AİLESİ dizisi hayali değil, kurmaca değil, gerçeklere dayalıdır. Cevat Şakir, öz babasını tabanca ile vurarak öldürmüştür. Tüm ailesi tarafından da bunun nedeni, gelini ile olan ilişkisi olarak açıklanmaktadır.
Gençliğimde Halikarnas Balıkçısı, Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın bu gerçeğini öğrenince, beni en çok şaşırtan; baba katili olan bir kişinin, nasıl olup da ülkede sevgi, saygı, hayranlıkla anıldığı, yazılarının ve Bodrum’a olan yararlarının ön plana alınarak ayıbının unutulduğu olmuştu.
Şimdi yaptığım araştırma beni başka bir inanışa sevk etti.
Cevat Şakir, o zamanın (hatta bu zamanın da) en mükemmel eğitimini almış bir kişiydi.
Robert Kolej’i bitirdikten sonra Oxford Üniversitesi’nde tarih okumuş. Oxford’daki eğitimini yarıda bırakıp bir süre Roma’ya giderek üniversitede resim konusunda uzmanlaşmış. Sonunda bir İtalyan kızla evlenip İstanbul’a dönmüş.
Bu arada Yunanca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizce öğrenmiş.
Mahkumiyeti nedeniyle Bodrum’a sürgün gönderildiğinde, buraya öyle bir bağlanmış ki, serbest kaldıktan sonra yeniden Bodrum’a taşınmış ve 25 yıl boyunca Bodrum’da yaşamış.
Cevat Şakir, Bodrum’un güzelleşmesi için büyük çabalar harcamış bir kişiydi. Yurtdışından getirttiği bitki tohumlarını Bodrum’un dört bir yanına ekmiş. Burada meyvecilik, süngercilik, balıkçılık, bahçıvanlık, turist rehberliği gibi mesleklerde çalışırken bir yandan da deniz temalı yazılar yazmış.
Cevat Şakir, edebiyat dünyasında Ege Denizi'nin doğası, kültürü ve tarihine olan hayranlığıyla tanınmış; Türk edebiyatında Bodrum'u Halikarnassos adıyla bir edebiyat simgesi hâline getirmiştir.
İkinci Dünya Savaşı çıktığında Cevat Şakir Bodrum’dan ayrılmak zorunda kalınca emektar teknesini ve evini satmış. Ceplerine doldurduğu tohumlarını Bodrum’un dört bir yanına serptikten sonra İzmir’e yerleşmiş. Ancak Bodrum’u da unutmamış.
13 Ekim 1973’te İzmir’in Hatay semtinde yaşamını yitiren Halikarnas Balıkçısı’nın mezarı Bodrum’dadır. Çünkü yazar, mezarının Bodrum’un Türbe tepesine gömülmesini vasiyet etmiştir.